Page 8 - 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 3. Ünite
P. 8

İSLAM VE İBADET                                          3. Ünite






               3. İslam’da İbadet Yükümlülüğü

               Sorumluluk denince aklınıza neler geliyor?

               Yüce Allah insana akıl ve irade vermiştir. Aklı ve iradesi sayesinde insan kendi-
            sine, çevresine ve Rabbine karşı sorumluluklarını yerine getirebilir. Dolayısıyla akıl
            ve irade insan için hem sorumluluk sebebi hem de sorumluluklarını yerine getirme
            aracıdır.
               İnsanın en büyük yükümlülüğü Allah’a (c.c.) karşı olan kulluk görevidir. Diğer bü-
            tün sorumlulukları bu yükümlülüğe göre konumlanır. İnsanın kendisine, topluma
            ve çevreye karşı sorumlulukları Allah’a (c.c.) kulluk sorumluluğunun birer parçası-
            dır.

               Mükellef ve Ef’al-i Mükellefin
               Yüce Allah insanı kendisine kulluk edebilecek                Farz
            kabiliyetlerle donatmıştır. Akıllı ve ergenlik çağı-                         Haram
            na ulaşmış her mümini farz ibadetleri yapmakla             Vacip
            sorumlu  tutmuştur.  Dinin  emirlerini  yerine  ge-
            tirmek ve yasaklarından kaçınmakla sorumlu tu-                  Sünnet
            tulan kimseye mükellef denir.  Kişinin ibadetle                                Mekruh
                                             12
            mükellef  olması,  ibadete  güç  yetirebilmesine      Mendup
            bağlıdır. İslam hiç kimseyi gücünün yetmediği iba-
            detlerle sorumlu tutmamıştır.  İslam’a göre akıl           Mubah
                                            13
            ve  irade  ibadetle  mükellef  olmanın  şartlarıdır.
            Kişinin, akletme ve irade kabiliyetinin bulunmadı-
            ğı uyku, baygınlık, delilik gibi durumlarda ibadet                Ef’al-i mükellefin
            mükellefiyeti  yoktur.  Yine  kişi,  yanılma,  unutma
            ya da başkası tarafından zorlanma sebebiyle yerine getiremediği ibadetlerden de
            sorumlu tutulmamıştır. Çünkü burada da kişinin iradesini kullanamaması söz konu-
            sudur. Böylesi durumlar için Allah (c.c.) müminlere şu duayı öğretmiştir: “... Ey Rabbi-
            miz! Unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden önce-
            kilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği
            şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı!..” 14
               Ef’al-i mükellefin, sözlükte “mükelleflerin fiilleri” anlamına gelir. Terim olarak da
            dinen yükümlü sayılan insanların davranışları ve bunlarla ilgili hükümler anlamın-
            dadır.  Akıllı ve ergenlik çağına gelmiş her Müslüman yaptıklarından sorumludur.
                  15
            Bu sorumluluk bazı davranışları yapmayı, bazılarını da yapmamayı gerektirir. Farz,
            vacip, sünnet, mendup kavramlarıyla İslam’ın yapılmasını istediği davranışlar kas-
            tedilir. Yapılmaması istenen davranışlar ise haram ve mekruh kavramlarıyla belir-
            tilir. Mubah kavramı da insanın yapıp yapmamakta serbest olduğu davranışlar için
            kullanılır.


            12 bk. MEB Dinî Terimler Sözlüğü, s. 325.
            13 bk. Bakara suresi, 286. ayet.
            14 Bakara suresi, 286. ayet.
            15 Salim Öğüt, “Ef‘âl-i Mükellefîn”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 10, s. 452.


                                                        63
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13