Page 9 - İslam Kültür ve Medeniyeti 7. Ünite
P. 9
VII. ÜNİTE
İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ
Müslümanlar, ulaştıkları bölgelerde felsefe, mantık, matematik, kimya ve tıp gibi ilimlerle ilgili
mirası değerlendirip, geliştirme yolunu tercih etmiştir. Meydana getirdikleri ilmî birikim, dünyada
yapılan ilmî çalışmalar için temel oluşturmuştur.
İslam Medeniyeti zayıf düştüğü süreçlerde dahi başka medeniyetlerle olan ilişkilerinde ken-
dine olan güvenini kaybetmemiştir. Dünyanın değişik ülkelerine öğrenci gönderilmesi, yeniliklerin
takip edilmesi ve yakın dönemde İslam ve Batı toplumları arasında yakınlaşmayı amaçlayan “Me-
deniyetler İttifakı” projesinin yürürlüğe konması, Müslümanların kendilerine olan güveninden
kaynaklanmaktadır.
TARTIŞALIM
Batı’lı teorisyenlerden Francis Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” ve Samuel Huntington’ın “Medeniyetler
Çatışması” tezlerini araştırarak sınıf ortamında tartışınız.
3. İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİ’NİN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ: MANEVİ VE MADDİ IMKÂNLAR
İslam Kültür ve Medeniyeti, Medine Dö-
nem’i’nde gelişmiş, Abbasiler Dönem’i’nde
olgunlaşarak Endülüs üzerinden Avrupa’yı
aydınlatmıştır. Doğu’da Selçuklu ve Osmanlı
mirası ile iz bırakmıştır. Yeryüzünün muhte-
lif bölgelerinde yaşamakta olan Müslüman
topluluklar, inançlarının gereği olan ibadet-
leri yerine getirme, inandıkları değerleri
muhafaza etme gayreti içinde olmuşlardır.
Çeşitli dönemlerde işgallere, zulme ve esa- Müslümanlar geçmişten faydalanmış, onların kültür ve sanattaki
rete uğrasalar da varlık sebebi olarak gördükle- ürünlerinden yararlanmışlardır.
ri inançlarından kopmamışlardır.
BİLGİ NOTU
“XX. yüzyıl Müslümanlar’nın farklı iki fotoğrafını sunar. Birincisi, İslam ülkelerinin pek çoğu sömürge
güçlerinin kontrolü altındaydı. Osmanlı imparatorluğu küçük parçalara ayrılmıştı. Sonuçta dünya gücü-
nün dengesi, Müslümanları politik kölelik, ekonomik bağımlılık, entelektüel ve kültürel durgunluktan ötü-
rü ayıplayan Batı’nın lehine gelişmiş gibiydi.
Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Müslümanlar, bir dünya gücü olarak kabul ediliyordu. İslam düşman-
larından bazıları, onun tarihteki faslının kapatıldığını düşündü fakat İslam’ın iç canlılığı politik güçlerle,
entelektüel ve ekonomik bağımlılıkla yok edilemeyecek kadar güçlü olduğunu ortaya koydu. Mukavemet,
canlanma içinde gelişti ve durum lehe dönmeye başladı.
Müslümanlar, çok yürek parçalayıcı bir durumda olmasına rağmen umut verici bir fotoğraf sunuyor.
İslam’ın öz kaynakları üzerine kurulu yeni bir düzen inşa etmek için artan bir istek vardır. Bu politik, eko-
nomik, kültürel ve entelektüel canlılığın temelinde yatan şey, büyük ölçüde zamanın problemlerine ve
itirazlarına İslam’ın çare olduğunun yeniden keşfedilmesidir. Kuşkusuz Müslümanların yüz yüze geldiği
problemler çok büyüktür ve onların karşılaştıkları tehlikeler sayısızdır. Yine de onların kaybettiklerini ye-
niden kazanmak ve dünyayı yeniden inşa etmek için gayretleri, yeni bir güven ve canlılık sergilemeleri
yüreklendiricidir.”
Muhammed Mumtaz Ali, “İslam Düşüncesi ve Medeniyetinin Yeniden Yapılanması”, s.170.
132