Page 3 - Tefsir Okumaları 4. Ünite
P. 3
4. ÜNİTE
Eserde, bir surenin tefsirine başlanırken önce o sure hakkında genel bilgiler verilir. Bu bil-
giler; surenin ismi, nüzul sebebi, ayet, kelime ve harf sayısı, fasılası, Mekkî veya Medenî oluşu
hakkındaki bilgilerdir. Daha sonra tefsiri yapılacak ayetlerin metin ve mealleri yazılarak tefsir bölü-
müne geçilir. Burada ayetlerin nüzul sebepleri kaydedilir, ayetler arasındaki münasebet ve uyum
gösterilir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ı tanıyalım:
Muhammed Hamdi Yazır, 1878 yılında Antal-
ya’nın Elmalı ilçesinde doğdu.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır daha çok, yaz-
dığı Hak Dini Kur’an Dili adlı tefsiri ile meşhur olmuşsa
da aslında o, çok yönlü bir ilim ve tefekkür adamıdır.
Öyle ki hem felsefe ve modern bilimlerle ilgili ciddi araş-
tırmalar yapmış hem de İslami ilimler konusunda devrin
en önemli medreselerinde hocalık yapacak bir yetkinli-
ğe ulaşmıştır. Bu yoğun ilmi çalışmalar esnasında ede-
biyatla ilgilenmekten uzak durmamış Türkçe, Arapça ve
Farsça şiirler yazmıştır. Musikiye de aşina olan Elmalılı,
hüsn-ü hat alanında sülüs, nesih, talik ve celî türünde,
sanat çevrelerinin takdirini kazanan eserler or-
NOT EDELİM
taya koymuştur.
Cumhuriyet Dönemi’nde Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kararıyla ve devlet bütçe-
27 Mayıs 1942’de İstanbul’da vefat eden
sinden tahsis edilen ödenekle yazdırılan ilk
-
bu büyük âlim ve mütefekkir, Sahrayıcedid Meh
Türkçe tefsir eseri Hak Dini Kur’an Dili’dir.
zarlığına defnedilmiştir.
Hak Dini Kur’an Dili/ Bakara suresi 83. ayet
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili adlı eserinde bu ayeti tefsir ederken;
Yahudiler’den hangi konularda misak (söz) alındığını maddeler hâlinde sayıyor.
Bu sayılan prensiplerin hem bu dünya, hem de ahiret saadetini kazanmaya vesile olacak
prensipler olduğunu vurguluyor.
Yahudilerin bu prensipleri ağır buldukları için uygulamayıp Allah’a (c.c.) verdikleri sözden
döndüklerini belirtiyor.
Medine Yahudileri’nden Abdullah b. Selam ve onunla beraber olan az sayıdaki kişinin İslam
öncesinde de bu prensiplere bağlı kalarak yaşadıklarını, İslam geldikten sonra da Müslüman olup
Allah’a (c.c.) verilen sözün gereğini en güzel şekilde yerine getirdiklerini ifade ediyor.
189