Page 62 - Tefsir Okumaları 2. Ünite
P. 62

MEAL VE TEFSİRİ YAPILACAK BAZI SURELER



        imtihan için geçici bir süreliğine emaneten verildiğini, bir süre sonra onları dünyada bırakıp gide-

        ceğini aklına getirmemektedir. Dolayısıyla onda Allah’ın (c.c.) ve muhtaçların hakları olduğunu
        unutmakta; durmadan “benim malım, benim mülküm” diyerek bunun kendini ebedi yaşatacağı
        gafletine düşmektedir. Hâlbuki gerçek, onun sandığı gibi değildir.     97

               4. Hayır! Öyle zannetmesin! Mutlaka o Hutame’ye atılacaktır.


               5. Hutame’nin ne olduğunu bilir misin?

               6. O, Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir.

               Hutame, cehennemin bir ismidir. “Kırıp geçiren, parçalayan” demektir. Çünkü cehennem,

        içine  atılanları  yakmakta,  kırıp  parçalamaktadır.

               Burada cehenneme “hutame” denmesinde şöyle bir incelik vardır: “Hutame”, hümeze ve
        lümeze vezinlerine uygundur. Hümeze, lümeze, söz ve davranışlarıyla insanların onurlarını kıran,
        şeref ve haysiyetlerini inciten, mahveden insandır. Bu davranışlarına tam uygun bir ceza olarak

        onlar, içine düşenleri çatır çatır kıracak ve mahvedecek olan “hutame”ye atılmaktadırlar.

               Yine bu “hutame” isminde, cehenneme atılanların, ateş içinde yandıkça çatır çatır kırılan
        odunlar gibi olacaklarına da işaret vardır. Burada hümeze ve lümeze takımına âdeta şöyle de-
        nilmektedir: “Ey başkasının şahsiyetini, şeref ve haysiyetini kıran, taşlayan, ayıplayan ahmak!

        Önünde seni de böyle kırıp parçalayacak Hutame vardır.”        98

               Onların Hutame’ye atılışları "le yünbezenne" fiiliyle haber verilir. Nebez, bir şeyi hiç değer
        vermeden, kıymetsiz ve hakir görerek atmak manasına gelir. Bu dünyada zenginliği sebebiyle
        kendini  değerli  sanan  o  kişi  kıyâmet  günü  hakir  biri  olarak  cehenneme  atılacaktır.


               Burada Hutame, Allah Teâlâ’ya (c.c.) izâfe edilerek nârullâh yani “Allah’ın ateşi” olarak tarif
        edilir. Kur’an-ı Kerim’de sadece burada böyle bir ifade geçmektedir. Bunun hikmeti, sadece o ate-
        şin dehşetini ve korkunçluğunu anlatmak için değil, aynı zamanda dünyada mal varlığı sebebiyle

        gurura kapılıp böbürlenenlerin Cenâb-ı Hak katında ne kadar nefretle karşılandıklarını belirtmek
        içindir. Allah Teâlâ (c.c.), o gibileri yakacak olan bu ateşe mahsus olmak üzere onu kendine nispet
        etmiştir.

               7. Bir ateş ki acısı tâ gönüllere işleyip yakar.


               Bu ifade iki incelik taşır:

               Birincisi; gönül bedenin en nazik yeridir, en çok acıyı o duyar. En küçük acıyı bile hisseder.
        Ateşin oraya ulaşması, cehennemde yananların ne kadar dehşetli bir acı duyacaklarını ifade eder.


               İkincisi; gönül düşüncelerin mahallidir. İşte ateş, o kötü niyetleri, düşünceleri, bâtıl itikatları
        taşıyan  gönülleri  saracak  ve  bu  kötü  düşünceleri  sebebiyle  onları  yakıp  kavuracaktır. 99

        97   Çelik, Hakk’ın Daveti, C 5. s. 593.
        98   Fahruddin Râzi, Mefâtihu’l-Gayb, C 23, s. 406-407.
        99   Fahruddin Râzi, Mefâtihu’l-Gayb, C 23, s. 407-408.

                                                           112
   57   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67