Page 22 - Tefsir 5. Ünite
P. 22
TEFSİRİ 5. ÜNİTE
el-cinnet, “cinler topluluğu” anlamına gelir. 50
Sure birbirinin devamı olan iki bölümden oluşur. Birinci kısmı
ilk üç ayetteki Allah’a (c.c.) sığınmadır. “İnsanlar” kelimesi üç defa
tekrar ederken, her birinde onun Allah ile olan ilişkisinin farklı bir
DEĞERLENDİRELİM boyutunu ifade eden Rab, Melik, İlah kelimeleri seçilmiştir. Rab,
yaratan, terbiye eden ve ihtiyaçları gideren; Melik, insanların haki-
“...Şeytan bir kimseye arkadaş mi, onlara buyruklar veren; İlah tapınılacak yegâne varlık demektir.
olursa, ne kötü bir arkadaştır o!”
(Nisâ suresi, 38.ayet) İkinci kısım ise sığınılacak şeyi, insanları, sinsice kötülüğe sü-
rükleyen cinlerin ve insanların şerrini konu edinir. “İnsanlardan ve
“(Şeytan) onlara söz verir ve cinlerden vesveseciler” şeklindeki ifade sadece bu surede vardır.
onları ümitlendirir; halbuki şeyta- Her iki kelime de çoğuldur, ortak noktaları insanların kalplerine
nın onlara söz vermesi aldatmaca- şüphe düşürmek, akıllarını karıştırarak anlamsız düşüncelerle
dan başka bir şey değildir.”
(Nisâ suresi, 120.ayet) meşgul etmek ve yıpratmaktır. Bunlar vesveseyi, bir sanat haline
getirmiş, çeşitli sinsi yollarla icra ederler. Cinlerden olan şeytanlar,
“Şeytan, kendilerine yaptıkla- görünmeyen varlıklar olduğu için böyle bir işi kolayca yapabilirler.
rını süslü göstermiş de onları doğ- Fakat başkalarının kalbine ve aklına Allah ve yapacağı doğru işler
ru yoldan alıkoymuş. Bunun için hakkında şüpheler bırakan ve bunu da sinsi yollarla uygulayan in-
doğru yolu bulamıyorlar.”
( Neml suresi, 24.ayet) san da şeytan ile aynı kategoriye girmiştir. Onun için ikisi birlikte
anılmıştır. Esasında insanın iman ve amel konusunda asıl düşma-
“...Şeytan onlara yaptıkları iş- nı şeytandır, fakat öyle insanlar var ki şeytanı bile geride bıraka-
leri güzel gösterip onları doğru cak metotlar ile insanları yoldan çıkarır. İşte şeytanların ve onlara
yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebi- benzeyen insanların şerrinden korunmak için Allah’a (c.c.) sığınma
lecek durumdaydılar.”
(Ankebût suresi, 38.ayet) tedbirini almak gerekir. Sonra da iman, amel ve ahlakı sağlamlaştı-
rarak ve güzelleştirerek onlara üstün gelmeye çalışmalıdır.
51
Yukarıdakileri ayetleri
Kur’an’ın Kur’an’la tefsiri bağla- İnsan-Allah ilişkisi dediğimizde çok genel bir ilişkiyi anlatırız.
mında değerlendiriniz. Fakat Rab-kul ilişkisi çok özel bir ilişkidir. Rab-kul ilişkisi kısaca,
Allah ile O’na inanan, tapan ve O'ndan yardım isteyen, O’nu Rab
edinen insan ilişkisi demektir. Felak ve Nâs sureleri işte bu özel
durumu anlatır. Her ikisinde de Hz. Peygamber’in şahsında öğre-
tilen sığınma duaları onun ümmetine öğretilmiş, dolayısıyla on-
ların da bu sığınmayı yapmaları istenmiştir. Böylece birçok ayet'i
kerimede olduğu gibi Kur’an-ı Kerim’in ilk suresinde de son iki
YORUMLAYALIM suresinde de bu ince nokta perçinlenmiştir. Konuya ilişkin bir
incelik de şudur: Kur’an-ı Kerim’in hem nüzul sırasına göre ilk
Şeytana külâhı (pabucu) inen Alak suresi 1. ayette ve son inen sure olan Nasr suresinin
ters giydirmek. Şeytana parmak son ayetinde hem de normal sıralamada ilk ve son ayette Rabbe
ısırtmak. Şeytan dürtmek. sığınma ve onun yardımı söz konusu edilir.
Yukarıdaki deyimleri insan ve Allah’a (c.c.) sığınmanın gerekçesi çok açıktır. İnsan bu dün-
şeytan ilişkisi açısından arkadaş- yada sahip olduğu yetenekleri, makamı, serveti vs. ile hayatını
larınızla yorumlayınız.
devam ettirebilir. Fakat İslam'a göre insan sadece dünya, maddi
varlık ile sınırlı değildir. Her şeyden önce bir dünya hayatı bir de
ahiret hayatı vardır. Yine o, dünyaya kendi başına gelmemiş, her
şeyi kendi çabası ile elde etmemiştir. Onu yaratan, çeşitli imkan ve
yeteneklerle donatan, çalıştığında onun karşılığını veren bir Yüce
Kudret vardır. İşte O, Allah’tır (c.c.). O, insandan sadece gösterdiği
yolda yürümesini, kendisini unutmamasını ister. Onu unutmama-
nın, ilişkiyi sıcak tutmanın yollarından birisi de Rabbine teşekkür
etmesi, O’nu yüceltmesi, dua etmesi ve O’na sığınmasıdır.
50 Râgıb İsfehânî, el-Müfredat fî Ğarîbi'l-Kur'ân, s. 139, 228, 408, 819.
51 Taberî, Câmi‘u’l-Beyân, C 24, s. 753-756; Elmalı, Hak Dini Kur’an Dili, C 9, s.
132 10, 6410-6429.