Page 21 - Tefsir 5. Ünite
P. 21

5. ÜNİTE                                      ÖRNEK METİNLERLE KUR’AN TEFSİRİ


          lığını yarıp tevhid aydınlığına kavuşturması da ima edilmiştir. Allah’a (c.c.) sığınılacak kö-
          tülüklere gelince, onlar da 2-5. ayetlerde bahsedilen şu dört şeydir: Yaratılanların şerri,
          karanlıktan istifade edilerek yapılan kötülükler, sihirbazların şerri, hasetçinin şerri.

            Surede dört şeyden kaynaklanan kötülük sayılmıştır. Yaratılanlar, karanlık, haset ya da
          sihir yapan insanlar, varlık olarak kötü değildir. Fakat yaratılan herhangi bir varlık başka-
          larına kötülük yapabilir, başkalarının sahip olduğu şeyleri kıskanarak haset edebilir, yine
          dünyalık çıkar için başkalarına sihir yapar ya da yaptırabilir. Haset, birçok insanda has-
          talık derecesindedir, onu kendisi ile yüzleşerek, kendi gerçekliğini kabullenerek aşabilir.
            Sihir yapanlar ise çeşitli yol ve araçlar kullanarak hem başkalarına zarar verir hem
          de hak etmedikleri kazançlar sağlarlar. Bunu yapan ve yaptıranlar lanetlenmiştir. Haset,
          sihir ve benzeri kötülüklerin çoğu gizli, çeşitli hile ve desiselerle yapıldığı için insanlar
          farkına varamayabilir. Burada örneği verilen ve benzeri başka kötülüklerden haberimiz
          olursa sakınmaya çalışırız, ancak hakkımızdaki düşmanca ve haince birçok kötülüğün
          farkına varamayız. İşte o zaman her şeyi görüp gözeten, her şeyden haberdar olan Yüce
          Rabbimizin korumasına sığınmaktan başka çaremiz kalmaz. Şüphesiz O, farkına varma-
          dığımız nice bela ve kötülükten bizi korumuştur da biz farkında değilizdir. Nitekim Allah
          Resulü Mekke’de kendisi hakkında gizli ve açık kötülük planlayanların şerrinden Allah’a
          (c.c.) sığınarak korunmuştur. Resulünü çok seven Rabbi ise hiçbir zaman onu yalnız bı-
          rakmamış, daima onu korumuştur. O, bu korumayı kendisine sığınan her kuluna yapar.
                                                                                            49
            Burada hemen belirtelim ki surenin son iki ayetinde bahsedilen sihir yapmak ve haset
          etmek, insanların kaçınması gereken kötü işler olarak anılmıştır. Buna göre bir Müslüma-
          nın, inandığı kitabın kötü gördüğü bir işi işlememesi gerekir. Onlardan kaçınması, yapan-
          ları da uyarması gerekir. İyi mü’min olmak aynı zamanda başkalarına zarar veren şeyleri
          yapmaktan kaçınmakla olur. Çünkü dinimiz sadece Allah’a (c.c.) karşı vazifeler yüklemez,
          aynı zamanda O’nun yarattığı insanlara karşı da görev ve sorumluluklar yükler. Bu sure-
          de onların bir kısmına işaret edilmiştir.
             3.2. Nâs Suresi ve Tefsiri


                               َّ  ٰ ْ َّ  ّٰ      ْ
                            ِمي۪حرلا نمحرلا ِللا ِمــــــــسب ِ
                                  ِ
                  ْ
               َ ْ َ ّ  َ ْ     َّ  ٰ      َّ   َ       َّ  ّ َ  ُ ُ  َ ْ ُ
              ِ ساوسولا ش نِم 3 ۙ ِ سالا ِلِا 2 ۙ ِ سالا  ِ كِلم 1 ۙ ِ سالا برب ذوعا لق
                                                           ِ ِ
                    ِ
                   َّ َ َّ  ْ  َ     َّ   ُ ُ    ُ ْ َ ُ  َّ َ  َّ َ  ْ
              6  ِ سالاو ِةنلا نِم 5 ۙ ِ سالا رودص في سوسوي ي۪لا 4 ۙ ِ سانلا
                         ِ
                                              ۪
                                                  ِ
                                       ِ
             Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla.
             1-6.  De  ki:  Cinlerden  olsun  insanlardan  olsun,  insanların
            kalplerine  vesvese  sokan  sinsi  şeytanın  şerrinden  insanların
            Rabbine, hâkimine ve mâbuduna sığınırım!
            Bu sure yapı, üslup, mahiyet, maksat ve sebeb-i nüzul bakımından Felak suresi ile
          bütünleşir. İsmini ilk ayetteki en-nâs (insanlar) kelimesinden alır. Kur’an-ı Kerim’in 114.
          ve son suresidir, 6 ayettir. el-Vesvâs (çok vesvese veren) ismi vesvese kökünden gelir.
          Vesvese, “şüphe, tereddüt, gizli fısıltı, boş kuruntu, gereksiz yere meşgul eden düşünce”
          demektir. Hannâs, “geride kalan, yakalayan, gizlice sokulan”, sadr, "göğüs, kalp, akıl",


          49 Taberî, Câmi‘u’l-Beyân, C 24, s. 741-752; Heyet, Kur’an Yolu, C 5, s. 719-722.


                                                                                                  131
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26