Page 13 - Temel Dini Bigiler İslam-2 Lise 1. Ünite
P. 13
İMAN
BİLGİ KUTUSU Bu konuda klasik dönem akaid alimlerimizden Ömer
Nesefî, “İman, ümitsizlik halinde olmamalıdır. Bir kim-
Aliyyü’l-Kârî
se, son nefesinde, çekeceği azabı görür ve korkusundan
iman ederse bu kimsenin imanı makbul değildir.” diye-
21
Herat’ta doğdu. İlk tahsilini
burada yaptıktan sonra Mek- rek yeis halindeki imanın geçerli olmadığını belirtmiştir.
ke’ye gitti ve oraya yerleşti. Aliyyü’l-Kâri ise “Kişinin öleceğinin kesinleştiği son nefes
Mekke’de pek çok hocadan ders anında yapılan iman kabul edilmez. Ölümün kesinleşme-
22
aldı. Başta fıkıh ve hadis ol- si anında asinin tevbesi ve kâfirin imanı kabul olmaz.”
mak üzere kıraat, tefsir, akaid, diyerek bu görüşünü Mü’min suresi, 84-85. ve Nisa su-
kelâm, tasavvuf, tarih, dil ve resi, 18. ayetleriyle delillendirmiştir.
edebiyat alanlarında devrinin
2. Samimi bir imanda şüphe olmamalıdır. Mü’min,
önde gelen âlimleri arasında
iman edilmesi gereken şeylere şüphesiz ve kesin bir
yer aldı. Kıraat ilmindeki derin
şekilde iman etmelidir. “Mü’minler ancak Allah’a ve
bilgisinden dolayı el-Kārî diye
anılır. Resmî hiçbir görev kabul Peygamberine iman eden, sonra şüpheye düşmeyen,
etmedi. Sülüs ve nesih yazıda Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat eden kim-
mahirdi. Ebû Hanîfe’nin el-Fık- selerdir. İşte (iman iddiasında) doğru olanlar (sadıklar)
23
hü’l-ekber adlı eserine bir şerh bunlardır.” İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin bu konudaki
yazmıştır. Aliyyü’l-Kârî, İslâmî görüşü şöyledir: “Mü’min gerçekten mü’mindir, kâfir de
ilimlerin her dalında 180’e gerçekten kâfirdir. Küfürde şüphe olmadığı gibi imanda
yakın eser vermiş ve bunların da şüphe olmaz. Çünkü Allah Teala mü’minler için “İşte
24
hemen hepsinin yazma nüsha- onlar gerçek mü’minlerdir...” buyurduğu gibi kâfirler
25
ları günümüze kadar gelmiştir. için de “...İşte onlar gerçek kâfirlerdir...” buyurmuştur.
1014/1605 tarihinde vefat Bu sebeple kişinin şüpheye düşmeksizin ‘ben gerçekten
etmiştir. mü’minim’ demesi gerekir.”
26
(bk. Ahmet Özel, “Ali el-Kârî ”, TDV
3. Mü’min, Allah’ın (c.c.) rahmetinden ne ümitsiz ne
İslam Ansiklopedisi, C 2, s. 403-405.)
de emin olmalıdır. Korku ile ümit arasında bulunmalıdır.
Bu durum, İslam kültüründe beyne’l-havfi ve’r-reca ifa-
desiyle dile getirilir. Kişinin “Nasıl olsa imanım var, o halde muhakkak Cennete giderim.” dü-
şüncesiyle kendinden emin olması veya “Çok günah işledim, ben muhakkak cehennemliğim.”
diyerek affedilmekten ümidini kesmesi imanını kaybetmesine sebep olabilir. “Haktan sapmış
olanlardan başka kim rabbimin rahmetinden ümit keser!..” ayeti müminin Allah’n (c.c.) rah-
27
metinden ümit kesmemesi gerektiğini bildirir. Ömer Nesefî’nin Akaid isimli eserine şerh yazan
Teftâzânî bu konuda şöyle demiştir: “Allah’ın (c.c.) rahmetinden ümidini kesmek ve azabından
21 Ömer Nesefi, İslam İnancının Temelleri: Akaid, s. 48.
22 Aliyyü’l-Kâri, Dav’u’l-Meâlî Şerhu Bed’i’l-Emâlî, s. 127.
23 Hucûrat suresi, 15. ayet.
24 Enfal suresi, 4. ayet.
25 Nisa suresi, 151. ayet.
26 Beyazîzâde Ahmed Efendi, El-Usulü’l-Münife Li’l-İmam Ebi Hanife, İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin İtikadi Görüşleri, s.93.
27 Hicr suresi, 56. ayet.
22