Page 14 - Kur'an-ı Kerim 6. Sınıf 2. Bölüm
P. 14

Kur’an-ı Kerim’i Tanıyalım                                             1. Ünite





            Hicret ve Ayrılış
            İbrahim ve Hacer’in evlerine saadet ve mutluluk dolmuştu. Evlerinde bir gül açmış, kokusu
          her yeri kuşatmıştı. İbrahim, oğlu İsmail’i çok seviyor, onunla oynuyor, onu görmek için akşamları
          evine sevinçle geliyordu.

            Bir gün İbrahim eşinden yolculuk için hazırlık yapmasını istemişti. Daha İsmail küçüktü. Acaba
          nereye gideceklerdi? Allah’ın dostu İbrahim (a.s.) acaba Rabbi’nden bir emir mi almıştı? Neler
          oluyordu? Hacer, yığınlarca sorusuna cevap bulamadan hazırlıklarını sürdürdü ve bir gün kocası
          ve kucağında İsmail’i ile yola koyuldu. Sanki İbrahim de her şeyi tam bilmiyor, en yüce olan Rab-
          bi’nin emrine teslim olmuş gibi yürüyordu.

            Uzun bir yolculuğun ardından hiç kimsenin yaşamadığı, dağlarla çevrili, hiçbir ekinin, meyve
          ve sebzenin yetişmesine elverişli olmayan, su kaynağı bulunmayan bir yerde konakladılar. Hacer
          şaşkındı. Kucağında İsmail’i emziriyordu. İbrahim (a.s.) Hacer’in yanına bir su tulumu ve içinde
          hurma bulunan bir torba bıraktı. Allah’ın emri ile oradan ayrılmak üzere iken Hacer annemiz ona:

            “İbrahim, bizi burada, hiçbir insanın, hiçbir canlının bulunmadığı bir yerde bırakıp nereye gidi-
          yorsun?” diye seslendi.

            İbrahim (a.s.) ona hiç cevap vermiyordu. Hacer sorusunu üç kez daha sorduktan sonra şöyle
          seslendi kocasına;

            “Böyle yapmanı sana Allah mı emretti?”

            İbrahim (a.s.): “Evet”  deyince Hacer:
            “Öyleyse Rabbimiz bizim koruyucumuzdur. O bizi burada perişan etmez!” dedi.

            Hacer anlamıştı her şeyi. Bundan sonraki günler kendisi ve oğlu için ilâhî sırlarla dolu günler
          olacaktı. Kocası İbrahim’in (a.s.) ağzından “Allah” sözcüğünü duyar duymaz gönlünü büyük bir
          güven duygusu sarmış ve her şeyi Allah’a havale etmişti.

            İbrahim (a.s.), Şam’a gitmek üzere yola koyulup gözden uzaklaşmıştı. Hz. İbrahim (a.s.), ken-
          disini göremeyecekleri bir yere gelince Kâbe’nin şu an bulunduğu yere doğru yöneldi, ellerini
          kaldırdı ve:

            “Ey Rabbimiz! Ailemden bir kısmını, senin hürmetli evinin yanında, ekinsiz bir vadide
          yerleştirdim -namazlarını Kâbe’nin yanında dosdoğru kılsınlar diye- Ey Rabbimiz! Sen de
          insanlardan mü’min olanların gönüllerini onlara meylettir ve onları meyvelerle rızıklandır ki
          onlar da nimetlerinin kıymetini bilip şükretsinler.”  53
          53  İbrahim suresi, 37. ayet.









                                                       29
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19