Page 15 - Hitabet ve Mesleki Uygulama 6. Ünite
P. 15

CENAZE ÂDABI



             2.4. Defin ve Taziye

            Cenazenin  tabuta  konulup  namazının  kılınacağı  yere  mu-
          salla  ve  daha  sonra  kabrine  taşınmasına  teşyî  denir.  Kabre
          konulması defin olarak isimlendirilir. Namazı kılındıktan sonra
          cenazeyi bekletmeden defnetmek gerekir. Ancak kendi mem-
          leketine veya bir başka yere nakli sebebiyle defnin geciktiril-
          mesi de mümkündür.
            Cenazenin  namazının  kılınacağı  yere  ve  kabristana  taşın-
          masına katılmak sünnettir. Yoldan geçen bir cenaze gördüğü-
          müzde ayağa kalkmamız da ona karşı saygımızın bir ifadesidir.
          Cenaze taşınırken arkasından veya önünden sessizce yürünür.   Mülüman, mezarlık ziyaretinde ölülere dua
          Cenazeyi kabre götürenlerin ölümü, ahireti ve Allah’ı (c.c.) dü-         eder.
          şünmeleri, dünyevî meseleleri konuşmamaları, gülmemeleri
          bu  görevin  adabındandır.  Alkışlamak,  slogan  atmak  uygun       PAYLAŞALIM
          değildir. Yüksek sesle Kur’an okumak ve tekbir getirmek de
                                                                          Katıldığınız  bir  cenazede
          mekruh kabul edilmiştir.
                                                                     yapılan  işlemler  ile  ilgili  göz-
                                                                     lemlerinizi  ve  duygularınızı  ar-
            Cenaze kabre öncelikle yakın akrabaları tarafından ve kıb-  kadaşlarınızla paylaşınız.
          le yönünden yavaşça indirilir. Kabre koyan kimse bu esnada,

                                           ِ
                       ِ للا لوسر ةلم ىٰلعو للا  ِ مسِب                       NOT EDELİM
                                 ِ ِ
                           ِ
                        ّٰ
                                  َّ
                                            ّٰ
                                        َ َ
                              ُ َ
                                                 ْ
            (Allah’ın  adıyla  ve  Resulullahın  dini  üzere)  der.  Cenaze   Tahtadan yapılmış bir uzun kutu,
          kabre konurken sağ yanına yatırılır ve yüzü kıbleye çevrilir.   Baş tarafı geniş, ayak ucu dar,
          Mezarın  üzeri  tahta  perde  vb.  malzemelerle  kapatıldıktan   Çakanlar bilir ki bu boş tabutu,
          sonra  üstü  toprakla  örtülür.  Mezarlara  israf  ölçüsünde  ve   Yarın kendileri dolduracaklar!
          dinen uygun görülmeyecek türden harcamaların yapılması,                   N. Fazıl Kısakürek
          mezar taşına övücü veya kaderden şikâyet edici sözler yazıl-          (Çile adlı şiir kitabından)
          ması uygun değildir.

            Cenazenin gündüz defnedilmesi tercih edilmelidir. Cena-          BİLGİ KUTUSU
          ze  defnedildikten  sonra  kısa  bir  süre  bekleyip  ölü  için  dua
          ve  istiğfar  ile  meşgul  olmak  sünnettir.  Peygamber  Efendi-    “Kim,  sevabına  inanarak,
          miz (s.a.v.) cenaze defnedildikten sonra bir müddet mezarın   karşılığını sadece Allah’tan bek-
          başında  bekler  ve  cemaate  şöyle  buyururdu:  "Kardeşiniz   leyerek bir Müslümanın cenaze
          için  yüce  Allah’tan  mağfiret  isteyiniz  ve  kendisine  sükûnet   namazını  kılıp  defnedilinceye
          vermesini dileyiniz. O şimdi sorguya çekilmektedir.”  Ayrıca   kadar  beklerse  iki  Uhut  Dağı
                                                         15
          Kur’an okumak müstehap kabul edilmiştir.  Özellikle Yasin,   kadar sevap alır. Kim de cenaze
                                                 16
          Mülk, Vâkıa, İhlas, Felak ve Nâs sureleri ile Fatiha ve Bakara   namazını  kılar,  defnolunmadan
          suresinin ilk beş ayeti okunur. Sevabı da cenazenin ve diğer   önce ayrılırsa bir Uhut Dağı ka-
          müminlerin ruhlarına bağışlanır.                            dar sevap alır. ”

          15   Ebû Dâvud, "Cenâiz", 67-69.                                        Müslim, "Cenaiz", 56.
          16   bk. Ebû Dâvûd, "Cenâiz", 69.



                                                       147
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20