Page 35 - Fıkıh 4. Ünite
P. 35

4. Ünite - İbadat


             2. Zekât

            2.1. Zekâtın Farziyeti ve Önemi
            Kelime anlamı; temizlik ve bereket olan zekât, dinen zengin
          sayılan Müslümanın sahip olduğu malın bir bölümünü Allah
          rızası için belirli kişilere karşılıksız olarak vermesi anlamına
          gelmektedir.
            Fakirlik, çok eski medeniyetlerden günümüze kadar bir
          problem olarak hep var olmuştur. Varlıklı kimseler, fakirlere
          çeşitli adlar altında yardım yapsalar da dünyada sistemli bir
          uygulama mevcut olmamıştır. İslam güneşinin ortaya çıkma-
          sıyla zekât ve sadakayla ilgili hükümler tedrici olarak gelmiş
          ve bu konuda çözümler üretilmiştir.
            Mekke döneminde İslam, fakirlik meselesine eğilmiş
          yoksulları doyurmayı ve gözetmeyi, yoksullara giyecek ve
          mesken teminini teşvik etmiştir.  Ziraatçilere hasat za-
                                          55
          manı mahsulden ayırmalarını emretmiştir.  Yine Mekke
                                                    56
          döneminde gelen ayetlerde “Onlar zekâtı verirler.” şek-                  Zekât
          linde ifadeler kullanılmış ve zekât vermenin müminlerin
          tabiî vasıfları olduğuna işaret edilmiştir.  Zekâtın kurum-
                                                57
          sallaşması Medine döneminde Müslümanların bir vatan,
          devlet ve iktidara sahip olmalarıyla söz konusu olmuş-
          tur. Ayet ve hadislerle zekât kesin olarak emredilmiştir.
                                                                58
          Naslarda hangi mallardan ne kadar ve kimlere verileceği,
          kimler tarafından toplanıp dağıtılacağı hakkında geniş bil-
          giler verilmiştir. 59

            Kur’an-ı Kerim’de yirmi sekizi namazla birlikte olmak üze-
          re muhtelif isimler altında otuz yedi yerde zekât emri bulun-
          maktadır.
                   60
            İslam dininin beş temel esasından biri olan zekât, hicretin
          ikinci yılında Şevval ayı içinde emredilerek kurumsallaşmaya
          başlamıştır. Zekâtın farz olduğu kitap, sünnet ve icma ile sa-
          bittir.
            Allah Teâla (c.c.) pek çok ayette zekâtı emretmiştir:

                                            ٰ
                                                   ٰ
                                                       ٰ
                                                                َ
                                          َ
                                                  ُ َ َ
                                                         َّ
                                              َّ
                                                             ُ
                                                                 َ
                                      ﴾... ةوكزلا اوتاو ةولصلا اومي۪قاو ﴿
            “Namazı kılın, zekâtı verin...” 61
          55  bk. Müddessir suresi, 38-46. ayetler; Kalem suresi, 19-33. ayetler; Fecr suresi,
            17-18. ayetler; Mâûn suresi, 1-7. ayetler.
          56  bk. En’am suresi, 141. ayet.
          57  bk. Mü’minûn suresi, 4. ayet; A’raf suresi, 156-157. ayetler; Fussilet suresi, 6-7.
            ayetler.
          58  Bakara suresi, 110. ayet; Tevbe suresi, 5. ve 138. ayet.
          59  Hayreddin Karaman, İslam’ın Işığında Günümüz Meseleleri, C 1, s. 116.
          60  Örneğin bk. Tevbe suresi, 103; İbrahim suresi, 31. ayet.
          61  Bakara suresi, 43, 110; Nisa suresi, 77; Nur suresi 65. ayetler.
                                                         97
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40