Page 3 -
P. 3

Ünlü mûsikî nazariyatçısı, bestekâr ve icracı Abdülkadir Merağî (ö.1435), Câmiu’l-Elhân
          adlı Farsça eserinde mûsikîyi; “ Ritmik devirlerden biri ile tertip edilip kulağa hoş gelen nağ-
          melerin  bir  araya  getirilmesi”  şeklinde  izah  etmiştir.

                 2. MûsİkîNİN ÖNEMİ


                 İlk  uygarlıklarda  örneğin,  Sümer-
          lerde,  eski  Mısırlar  ve  Çinlilerde  nefesli                  NOT EDElİM
          çalgılarla uzunluk ve hacim için kullanılan
          birimler  arasında  bir  ilişki  vardı.  Dinsel              İhvânı  Safâ,  X.  yüzyılda  Basra’da
          törenlerde, eğlence ve ortaklaşa yapılan             ortaya çıkan, dinî, felsefi, ilmî düşünce-
          işlerde müziğe geniş ölçüde yer verildiği            lerini çeşitli risaleler yazarak ortaya ko-
          bize kalan yazılardan anlaşılmaktadır. İb-           yan bir topluluk. Bu risalelerden biri de
          ranilerde müzik,  din ve devlet yönetimi-            musikiye  ayrılmıştır.
          ne  bağlanmıştı.
                 İhvanı Safâ’nın mûsikîyi; “Maddiyat ile maneviyat arasında ulaşılmış bir sanat” olarak
          tanımlaması müziğin neden dindar bir kişi için önemli olduğunu açıklamaktadır. Bu filozoflara
          göre; “özü ruhani bir cevher” olan müzik sanatı dışındaki tüm sanatların cismani suretleri
          vardır. Bu filozoflar, büyük bir mutlulukla “yüreği yumuşatıp, gözleri yaşlar ile dolduran ve bizi
          geçmişteki hatalarımız yüzünden tevbe ettiren” müzik türünü övmüşlerdir.

                 İnsanlık tarihî boyunca en ilkel kabilelerden en ileri teknolojiye sahip toplumlara ka-
          dar hemen herkes kendi içindeki müziğini oluşturmuştur. Daha çok tabiatın bir taklidi olarak
          ortaya konan müzik, insanın iç dünyasını yansıtan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İlk
          insanın doğa seslerini yansıtması, kendi sesini rüzgârın, denizin, kuşun sesine benzetmesi,
          ezginin doğması yolundaki ilk adımlar olmuştur. Önce doğayı yansıtmak için sesini yükselten
          insanoğlu, sonra yalnızlığını unutmak için mırıldanmaya başlamış, korkusunu yenmek için çığ-
          lıklar atmış, daha sonra da ruhsal değişimine göre kimi neşeli kimi hüzünlü ezgiler yazmıştır.

                 Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ö.1273) mûsikînin önemini, “Allah âşıkları için ruhun gıda-
          sıdır.  Zira  mûsikîde  sevgiliye  kavuşma  ümidi  mevcuttur.”  cümlesi  ile  ifade  etmiştir.
          Ünlü Alman bestecisi Ludwig van Beethoven (ö.1827): “Müzik, insanı Allah’a en ziyade yak-
          laştıran şeydir ve bütün bilgilerin, bütün felsefelerin üstündedir.” diyerek mûsikînin insan ha-
          yatındaki yerine işaret eder.

          İngiliz edebiyatının şöhretli isimlerinden William Shakespeare (ö.1616), mûsikînin insan üze-
          rindeki etkisini: “Müzik, yerle gök arasındaki her varlığı hiç kimsenin karşı koyamayacağı bir
          kudretle sarsar.” sözleriyle ifade eder.

                 Dinî eğitim alan bir kişi için ise mûsikînin önemine daha farklı açılardan bakmak ge-
          rekir. Allah (c.c.) bütün peygamberlerine mûcizeler vermiştir. İslam’ın Peygamberi Hz. Mu-
          hammed’e (s.a.v.) ise verdiği en büyük mucize Kur’an’dır. Tilâvet ettiğimiz Kur’an’ın, cami içe-
          risinde yaptığımız ibadetlerin, okuduğumuz ezanların, salat ü selamların hepsi mûsikî iledir.
          Namazı insan sesi ile eda edilmesi İslam’ın mûsikîye verdiği önemi göstermektedir.







 12                                                        13
   1   2   3   4   5   6   7   8