Page 22 - Akaid 7. Ünite
P. 22

KADER VE KAZAYA İMAN                           7. Ünite                                   7. Ünite





                 İnsanın filleri iyi ve kötü (hasen ve kabih), bu fillerinin sonuçları da hayr ve şer olarak bir de-
            ğer taşır. Bu fiillere bu değerleri takdir eden Allah’tır (c.c). İnsan aklı ise bunları kavrama ve bulma
            yeteneği ile donatılmıştır. Allah (c.c) hayrı mükafatlandıracak şerri ise cezalandıracaktır. Bu yüzden
            insanın hayr işlemesi ve şerden kaçınması gerekmektedir.
                 Allah’ın (c.c) yaratması kulun davranışlarına göre şekillenir. Hayra ulaştıran, Allah’tır (c.c). Şer
            ise hayrın yokluğundan ya da terkinden kaynaklanır ve bizzat insan elinden çıkar.
                 Bir Müslüman hayrın ve şerrin Allah’tan (c.c) olduğuna iman eder. Yaratma açısından ba-
            kıldığında hayrı da şerri de yaratan Allah’tır (c.c). Çünkü kâinatta her şey O’nun irade, takdir ve
            kudreti altındadır. Ancak insan hayra da şerre de kendi iradesiyle yönelir. Allah (c.c) insanın hayrı
            seçmesinden hoşnut olur ve onu mükâfatlandırır, insanın şerri seçmesine Allah’ın (c.c) rızası yok-
            tur. Allah’ın (c.c) şerri yaratması kişi üzerinde zorlayıcı değildir. Çünkü seçimi kul yapmakta, Allah
            (c.c) da kulun tercihine göre yaratmaktadır.
                 “Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi
            gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.” 97

             N     NOT EDELİM



                “Sabır, musibetle ilk karşılaşıldığında gösterilen metanettir.”
                                                                                   (Buhârî, Cenâiz, 31.)





                 4.9. Hidayet ve Dalalet

                 Hidayet; doğru yol, hidayete ermek ise doğru yolu bulmak demektir. Hidayet, terim olarak
            küfür ve şirk gibi kötü yollardan kurtularak kişinin amacına ulaşması ve doğru yolu bulması anla-
            mında olumlu bir içeriğe sahiptir.

                 Dalalet yanlış yol; dalalete düşmek ise yoldan çıkmak, şaşırmak, kaybolmak, sapıklık veya
            sapkınlık demektir. Bu anlamda dalalet, yoldan ayrılarak doğru olanı terk etmek anlamına gelir.
            Dalalet terim olarak kişinin Allah’ın (c.c) gösterdiği doğru yoldan saparak başka yollara girmesidir.
                 Kâinatta insanın yönelebileceği bütün yolları Allah (c.c) yaratmıştır. Bu yollardan birini tercih
            eden ise insandır. Allah (c.c), insanlara peygamberler ve kitaplar göndererek onlara doğru ve yan-
            lış yolları göstermiştir.

                 “Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.” 98
                 Kişinin kötü yolları seçerek dalalete düşmesi, onun kendi tercihidir. Allah (c.c), inanan ve salih
            ameller işleyenlere yardım edeceğini vaat etmiştir.
                 “Ama bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok
            ki Allah, iyi davrananlarla beraberdir.” 99
                 Kur’an; kişinin hidayetinin kendi lehine, dalaletinin ise kendi aleyhine olduğunu ısrarla vurgu-
            layarak bu konuda bir zorlamanın fayda vermeyeceğini bildirir.
                 “Ve (bana) hanif (Allah’ın birliğini tanıyıcı) olarak yüzünü dine çevir; sakın müşriklerden
            olma, diye (emredildi). Allah’ı bırakıp da sana fayda veya zarar vermeyecek şeylere tapma. Eğer
            bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun. Eğer Allah sana bir zarar dokundu-

            97. Nisâ suresi, 79. ayet.
            98. İnsan Suresi, 3. ayet.
            99. Ankebut suresi, 69. ayet.
             156
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27