Page 5 - Kur'an-ı Kerim 8. Sınıf 2. Bölüm
P. 5

YORUMLAYALIM





                     Haset; başkasının sahip olduğu maddi manevi bir değerin, sahibinin elinden çıkmasını is-
              temek manasına gelmektedir. Bu manada Müslümanların birbirlerini kıskanmaları, her birinin bir

              diğerinin imkânlarında, malında, mülkünde ve makamında gözü olması, önce kardeşlik hukukuna
              sığmaz, sonra da toplumda güven bırakmaz. Aslında iyice tetkik edilecek olursa hasedin temelinde
              ilahi takdir ve taksime itiraz etmek niyet ve anlamının bulunduğu görülecektir. Hasedin yasaklan-

              masının belki asıl sebebi de budur. Kıskançlık ve çekememezliğin ilk ve asıl zararı, bu duyguya sahip
              olanlaradır. Başkalarında bulunan nimetlerin onlarda kalmakla beraber, bir benzerinin de kendisine
              verilmesini istemek, arzu etmek yasak değildir. Bu tür duyguya gıpta denir.

                                           (M. Yaşar Kandemir vd., Riyazü’s-Salihîn Tercüme ve Şerhi, C 6, s.558)


                     Haset ile ilgili yapılan açıklamadan da yararlanarak aşağıdaki hadis-i şerifi yorumlayınız.

                     Sevgili Peygamberimiz buyurdular ki:
                     “Şüphesiz ateşin odunu yakıp bitirmesi gibi haset de iyilikleri yer bitirir.”

                                                                                              (Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İbni Mâce, Zühd, 22.)




                  Kuyudan Köleliğe

                  Yusuf (a.s.) kuyuda bir müddet kaldı. Ancak Kur’an-ı Kerim Yusuf’un kuyuda ne kadar kaldığını be-

           lirtmez. Bir süre sonra oradan geçmekte olan bir kervan kuyunun başında mola verdi. Sucularını kuyuya
           gönderdiler. O da kovasını kuyuya salınca Yusuf (a.s.) ipe tutunuverdi. Kervanın sucusu güçlükle kovayı
           yukarı çektiğinde ise gözlerine inanamadı ve “...Müjde! İşte bir erkek çocuğu!..”  dedi.
                                                                                            53
                  Kafile çok sevinmişti. Yusuf’u (a.s.) saklayıp Mısır’a götürdüler ve köle olarak az bir paraya sattılar.

           Yusuf’u  satın alan kişi ise Mısır hükümdarının veziri idi. Yusuf’u (a.s.) alan vezir onu evine götürdü. Belki
           kendilerine faydalı olacağını veya onu evlat edinebileceklerini söyleyerek eşinden ona iyi bakmasını istedi. 54

                  Yusuf (a.s.) kuyudan kurtarılmıştı. Fakat bu defa da köle olarak satılmıştı. Kardeş ihaneti, kuyuya
           atılma, köle olarak satılma ve Mısır’a köle olarak yerleşme… Bu gidiş pek iç açıcı gibi görünmüyordu. An-
           cak ilahî takdir geleceğin Yusuf’unu (a.s.) çeşitli imtihanlardan geçiriyor, onu olgunlaştırıp pişiriyor, haya-

           ta hazırlıyordu. Öte yandan da bu yerleşme Yakup’un (a.s.) çocuklarına (İsrailoğullarına) yeni bir yurdun,
           Mısır’ın kapılarını açıyordu. Mısır, devrin en büyük ve güçlü devletiydi. Sosyal hayat gelişmiş, halk yerleşik
           hayata geçmişti. Hz. Yusuf (a.s.) şimdi bu ülkeye köle olarak girmişti. Gurbet ellerde yalnızdı, kimsesizdi.
           Fakat doğruların, mazlumların, iyilerin yâri ve dostu birdi, Allah Teâlâ idi.
                                                                                  55
           53  Yûsuf suresi, 19. ayet.
           54  bk. Yûsuf suresi, 19-21. ayetler.
           55  İ. Lütfi Çakan; Mehmet Solmaz, Kur’an-ı Kerim’e Göre Peygamberler ve Tevhit Mücadelesi, s. 120.

                                                           21
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10