Page 18 - Tezhib 4. Ünite
P. 18

4. ÜNİTE


               6. Rumi Motifi ve Çeşitleri (Sade, Hurde, Sarılma, Dendanlı ve İşlemeli
            Rumi)

            Türk sanatının sevilen motiflerindendir. Kökeninin hayvansal ya da bitkisel olduğu hakkında
          çeşitli kanılar vardır. İspanya’dan Hindistan’a kadar yayılan ve yüzlerce türü olan rumi motif
          de tartışmalı formlardan biridir. Bazen bir hayvan kanadı veya vücudu bazen de karmakarışık
          bitkisel formlar hâlinde karşımıza çıkan bu motif “rumi” adıyla anılır.

            İslamiyet’in kabulü ile hayvansal görünümünü tamamen kaybetmiş olan rumi motifi, bitkisel
          bir  yapılanmaya  bağlayacak  hiç  bir  ipucu  yoktur.  13  ve  14.  yüzyıllarda Anadolu  Selçuklu
          eserlerinde birçok örneğin hayvanlarla birlikte uygulanması bu düşünceyi doğrular niteliktedir.
          Ruminin; penç, yaprak, bulut gibi diğer motiflerle bir arada kullanılmakta oluşu motife temel
          unsur sıfatı kazandırır. Diğer taraftan aynı motifin, süsleme sanatının her dalında müstakil
          kullanıldığı da görülür. Bu sebeple kompozisyon tipleri arasında rumili desenin ayrı bir yeri
          ve önemi vardır. Diğer motif gruplarıyla birlikte kullanılan rumiyi bir hatayi ile aynı sap üzerine
          çizemeyiz. Rumi motifleri diğerlerinden ayrı bir şebeke üzerine yerleştirme  mecburiyeti vardır.
          Bu özellik onun bağımsız bir üslup veya tarz içinde geliştiğini doğrular. Netice  olarak rumi,
          zengin ve itibarlı kullanılış nedeniyle hem üslup hem de süsleme sanatının temel bir  unsuru
          kabul edilir.

            İslam sanatında baştan sona var olan ve bütün İslam ülkelerinde görülen rumi, zaman zaman
          araştırmacılar tarafından ele alınmış bu motifin ortaya çıkışı, geliş yeri ve kökenine de kısaca
          değinilmiştir. Hayvanların kanat, bacak ve bedenlerinin stilize edilmiş şekillerinden oluşan ve
          kökeni Orta Asya’ya dayanan çok yaygın bir Türk süsleme biçimidir. Bu fikri doğrulayacak
          Selçuklu Devri 13. yüzyıl, Kubadabad Sarayı’ndan gelen ve Konya İnce Minareli Medrese’de
          sergilenen, sıraltı tekniğinde yapılan figürlü duvar çinilerinde görülen, hayvanların ayaklarından
          çıkan ve kanat formunu oluşturan rumiler görülmektedir. Yine Konya İnce Minareli Medrese’de
          sergilenen, Konya Kalesi’nden gelen 13. yüzyıl, figürlü hayvan kabartmalı lahitlere bakıldığında
          aynı formlar görülür. Hayvan figürlü kabartma olan lahitteki hayvanın, hem bacağından çıkan
          kanat formunda, hem de hayvanın kuyruğunda rumi motifine rastlanır. Kanatlı ejder kabartması
          olan lahitte gördüğümüz ejderin kanat kısmında yine aynı form görülür. Bunun yanında yine
          Konya’da Mevlânâ Müzesi’nde sergilenen Dîvân-ı Kebîr’de, zahriye sahifesinde gördüğümüz
          bitkisel kökenli motifin üzerinden çıkan iki motif incelendiğinde yaprak motifini hatırlatmakta
          fakat, ikiye ayrılmış kanatlı bir rumi formuna daha çok benzemektedir.Türk tezyinatının önde
          gelen bir süsleme elemanı olan rumi motifin isimlendirmesi ise  Doğu Roma İmparatorluğu’na
          ait  olan Anadolu’ya  Diyarı  Rum  ve  onu  zapt  ederek  oraya  yerleşen  Selçuklulara  da  Rum
          Selçukluları denilmesine dayanmaktadır. Dolayısıyla Selçuklulara ait olan bu tarz tezyinata da
          “rumi” denilmiştir. Rumi terimi tarihteki anlamıyla  sadece Anadolu’yu çağrıştırsa da bu adla
          anılan motif Selçuklulardan önce Karahanlı, Gazneli, Abbasi, Endülüs ve Fatimi süslemelerinde
          sık sık uygulandığı ve Osmanlı Dönemi’nin sonlarına kadar varlığını sürdürdüğü görülmektedir.
          O hâlde terimin etimolojik kökenini Anadolu’ya bağlayacak hiçbir güvenilir ipucu yoktur.







                                                      124
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23