Page 32 - Tefsir Okumaları 2. Ünite
P. 32

MEAL VE TEFSİRİ YAPILACAK BAZI SURELER





                 BİLGİ KUTUSU
                 Resulullah (s.a.v.), peygamber olarak gönderilmeden önce Arap Yarımadası’nda kâfir iki grup
              vardı. Birincisi “ehl-i kitap” olanlar, ikincisi “müşrikler”dir.  Ehl-i kitaptan maksat, tahrif edilmiş
              olsa da ellerinde ilahi bir kitap bulunan ve ona inanan kimselerdir. Genel manada söyleyecek
              olursak Yahudi ve Hıristiyanlardır. Kur’an-ı Kerim Yahudilerin “Uzeyr Allah’ın oğludur.” diyerek
              küfre düştüklerini (bk. Tevbe suresi 30. ayet); Hıristiyanların da “Allah Meryem oğlu Mesih’tir.”
              (bk. Mâide suresi,  17. ayet) ve “Allah üçün üçüncüsüdür.” (bk. Mâide suresi,  73. ayet) diyerek
              kâfir olduklarını haber verir. Aslı itibariyle bunların dinleri de tevhid dini olmakla birlikte, son-
              radan bunu bozmuşlardır. Müşriklerden maksat ise hiçbir peygambere inanmayan ve hiçbir
              kitabı bulunmayan kimselerdir. Bunların asıl dini de şirk diniydi. Tevhidi kesinlikle red ve inkâr
              ediyorlardı.



               Rahmân, Rahîm Allah’ın ismiyle…


               1. Kâfir olan ehl-i kitap ve müşrikler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar içinde
        bulundukları  inkâr  hâlinden  ayrılacak  değillerdi.

               Beyyine; Hakkın batıldan ayırt edildiği açık bir delil demek olup beyan kelimesinden alın-

        mıştır. Beyan ise bir şeyin ortaya çıkması veya bir şeyi ortaya çıkarma demektir. Burada beyyine
        kelimesiyle anlatılmak istenen resül veya Kur’an’dır. Çünkü o, hakkı beyan etmektedir.         54

               Ehl-i kitap ve müşrikler, Peygamberimiz (s.a.v.) gönderilmeden önce küfür üzere bulunu-
        yorlardı. Çünkü onları doğru bir inanca çağıracak ne önlerinde ilahi bir rehber, bir peygamber

        vardı; ne de ellerinde onlara doğru inancı öğretecek bozulmamış, sağlam ilahi bir kitap kalmıştı.
        Hepsi bir şekilde yanlış bir yola saparak küfre düşmüşlerdi. Öyle koyu bir küfür karanlığı içinde
        bulunuyorlardı ki eğer Allah Teâlâ (c.c.) merhamet buyurup, hakikatin apaçık bir delili olan Âhir
        Zaman Peygamber’i (s.a.v.) göndermeseydi, onlar kıyâmete kadar o küfür karanlığı içinde kala-
        caklar, bütün benlikleriyle sarıldıkları o küfür hâlinden hiçbir zaman ayrılıp kurtulmaları mümkün

        olmayacaktı. 55


                    ARAŞTIRALIM

                   Kur’an’ın yüceliği ve sahifelerinin temizliği açısından;

                   “O Kuran çok şerefli, son derece yüksek ve tertemiz sahifelerdedir.”
                                                                             (Abese suresi, 13-14. ayetler)

                   “Doğrusu o, çok şerefli bir Kur’an’dır. O, Levh-i mahfuzdadır.”
                                                                             (Buruc suresi, 21-22. ayetler)
                   Ayetlerini araştırınız.






        54   Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, C 15, s. 584-585.
        55   Çelik, Hakk’ın Daveti, C 5, s. 545.


                                                           82
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37