Page 9 - 6. Sınıf Peygamberimizin Hayatı 3. Ünite
P. 9
Ünite -3-
Okuyalım
RECÎ’ OLAYI VE ARILARIN KORUDUĞU ŞEHİT
Âsım b. Sâbit, Akabe Biatı’na katılan Medineli genç sahabilerdendi. Çok iyi bir okçuydu.
Bedir Savaşı’nda attığı oklarla düşmanın korkulu rüyası olmuştu. Onun attığı oklarla
yaralanan müşriklerden Hâris, yaralı şekilde Mekke’ye götürüldü. Ölmek üzereydi. Oğ-
lunu bu şekilde gören annesi Sülâfe:
– Seni kim bu hâle getirdi? diye sordu. Kim olduğunu öğrenince:
– Yemin ederim ki Âsım’ı elime geçirirsem… diye bağırarak intikam yeminleri etti.
Sülâfe gibi yemin eden pek çok Mekkeli vardı. Çoğu, Bedir’de yakınlarını öldüren sa-
habilerin başına ödül vaat etmişti. Kervan soymakla meşhur olan bazı kabileler, vaat
edilen ödülü duyunca harekete geçtiler. Medine’ye bir heyet göndererek Peygambe-
rimizden öğretmen istediler. O da Âsım b. Sâbit başkanlığında bir grup sahabiyi gön-
derdi. Genç sahabiler, Recî’ denilen yerde aniden iki yüz kişilik bir çetenin hücumuna
uğradılar. Pusu kuran hainler, sahabileri esir alıp ödül karşılığında Mekkelilere verecek-
lerdi. Bu yüzden teslim olurlarsa kendilerine dokunmayacaklarına yemin ettiler. Hainle-
re inanmayan kafile başkanı Âsım (r.a):
– Müşriklere asla güvenmem! diye bağırdı. Şehit olacağını hissettiği için duygulanmıştı.
Ama duygularını kime anlatacaktı? Şehit olduklarında durumlarını Allah Resulü’ne kim
haber verecekti? Ellerini ve gönlünü Rabbine açtı. En içten duygularla yalvararak:
– Allah’ım! Hâlimizi Resulüne bildir! diye dua etti.
Sadağında yedi ok vardı. Oklarını çıkararak tek tek atmaya başladı. Attığı her ok he-
define ulaşıyordu. Oku bitince mızrağını aldı. Şaşkına dönen hainler korkudan yanına
yaklaşamadılar. Sonra kılıcını eline aldı. Kınını kırdıktan sonra, yeniden ellerini açtı:
– Allah’ım! Günün başında senin dinini koruduğum gibi günün sonunda da sen benim
cesedimi düşmandan koru! diyerek Rabbine yalvardı. Sonra hainlerin arasına daldı.
Onunla tek tek başa çıkamayacaklarını anlayan hainler, hep birlikte üzerine atılıp şehit
ettiler. Âsım’ın (r.a) cansız bedeninin yanına yaklaşınca:
– Bu, Sülâfe’nin başına yüz deve vaat ettiği adam, diye sevinç çığlıkları attılar. Başını
kesip Mekke’ye götürmek için harekete geçtiler. Ama o Rabbine,
– Allah’ım! Elimi hiçbir müşrike dokundurmayacağım. Sen de hiçbir müşrikin elini bana
dokundurma! diye dua etmiş, duası kabul olmuştu.
Bir anda sayılamayacak kadar çok arı vücudunun üzerini kapladı. Bu sayede hainlerin
Âsım’ın (r.a) cansız bedenine yaklaşma çabaları boşa gitti. Arılar cesede yaklaşan her-
kesi soktu. İçlerinden biri:
– Adamı öylece bırakın, gece olunca arılar çekilir. O zaman istediğimizi yaparız, dedi.
Ancak bilmedikleri bir şey vardı. Onu Rabbi koruyordu. Havada hiç bulut yokken gece
olunca bir anda şiddetli bir yağmur başladı. Yağmur damlalarını yeryüzüne indiren me-
lekler, Âsım b. Sâbit’in cansız bedenini alıp yağmur sularıyla birlikte bilinmeyen bir yere
götürdüler. Sabah olunca Âsım b. Sâbit’i arayan hainler, hayal kırıklığına uğradılar.
(Buhârî, Meğâzî, 10; İbn Abdilberr, İstîab, C 2, s. 779-780.)
69