Page 2 - Kur'an-ı Kerim 11. Sınıf 2. Bölüm
P. 2

Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerin birbirinin tamamlayıcısı olması ve birbirini açıklamasının yanısıra
            konular ve olayların bir bütünlük arz etmesi onun mucizevi bir kitap olmasının da bir özelliğidir.
                 Kur’an’daki konular ve olaylar birbiriyle iç içedir ve kesin çizgilerle ayrılmaz. Tevhid, nübüvvet
            ve ahiret inancı konuları yüce kitabımızın üzerinde ısrarla durduğu temel konulardandır. Bu konular
            Kur’an’ın tamamında kendine has bir üslup ve anlatımla serpiştirilmiştir.

                 Kur’an’da temel alan inançtır. Her şey inanç alanı üzerine bina edilmektedir. Allah (c.c.) ve ahiret
            inancı olmayan bir toplumda hak ve adaletten bahsetmek mümkün olmadığı gibi ahlâki değerlerin
            yaşanmasını  düşünmek  de  güçtür.  Böyle  bir  toplumda    inancın  yansıması  olan  ibadetlerden  de
            bahsedemeyiz.  İbadetler  dinin  diğer  alanlardaki  emirlerinin  ve  kavramlarının  sembolleşmiş  ve
            yoğunlaşmış hâlidir. Kur’an’da bahsedilen ahlâki öğreti, temel inançların ve prensiplerin hayatımıza
            davranış  olarak  yansımasıyla  gerçekleşecektir.  Çünkü,  Allah’a  (c.c.)  inanan,  O'na  ve  diğer
            yaratılmışlara karşı sorumluluk duyan bir kişi, ahlâki erdemlerle hayatına yön verir.

                 Kur’an-ı Kerim’de hak ve sorumluluklar alanında Allah’ın (c.c.) gönderdiği emirler ve yasaklar
            bulunur. Bu emirler ve yasaklar ahlak ve hukuk alanlarıyla da ilgilidir. Buradaki yükümlülükler ahlakî
            alandaki  emirlerin  topluma  yansımasıdır.  İnanç,  ibadet,  ahlak  gibi  alanlar  birbirleriyle  doğrudan
            ilişkilidir. Kur’an’da zikredilen bu alanlardan biri eksik olursa İslam olmaz. Her alanın kendine göre
            bir önemi vardır. Bu nedenle hem inanç esaslarının, hem ibadetlerin, hem de ahlakî ilkelerin emirler
            ve yasaklar doğrultusunda yaşatılması çok önemlidir.
                 Kur’an-ı Kerim’i bütüncül bir yaklaşımla ele almanın önemini içkinin haram kılınması ile ilgili
            ayetleri örnek vererek anlatabiliriz. Bir defada haram kılınmayıp kademeli olarak haram kılınan içki
            ile ilgili ayetler kendi bütünlüğü içinde ele alınmadığı zaman yanlış kanaate varılabilir. Çünkü içkinin

            haram kılınmasında birbirini tamamlayan dört evre vardır. Tedrîcilik ilkesine (yani belli bir konudaki
            Kur’an-ı  Kerim  ayetlerinin  aşama  aşama  inmesine)  örnek  olan  bu  ayetlerdeki  evreleri  bilmeden
            ayetlerden hüküm çıkarmak, insanı yanlış sonuçlara götürebilir.
                 Ayetler arasında çok mükemmel bir bağlantı vardır. Ayetlerin içinden herhangi bir parçayı, bir
            ifadeyi çekip almak yanlış anlamaya, ayetleri yanlış yorumlamaya sebep olabilir. Dolayısıyla Kur’an’a
            bir bütün olarak bakılmalı, sureler ve ayetler arasındaki irtibat iyi anlaşılmalı ve her bir ifade kendi
            bağlamından koparılmadan Kur’an’ın bütünlüğü içinde özümsenmeye çalışılmalıdır.


                II- KUR’AN’IN MESAJINI ANLIYORUM



                1-  Kur’an’da İnsan ve Toplum: Hz. Musa ve Toplumu


                 Hz.  Musa,  Kur’an-ı  Kerim’de  kendisinden,  Firavun’la  mücadelesinden  ve  kavminden  çokça
            bahsedilen bir peygamberlerdendir. Hz. İbrahim’in oğlu İshak’ın soyundan gelen Hz. Musa,  İsrail
            oğullarının Mısır’da Firavunlar tarafından en çok zulme maruz kaldığı bir dönemde dünyaya gelmişti.
            Hz. Yusuf döneminden sonraki Firavunlar, halkın kendilerine tapmalarını istemiş ve kendilerini ilah
            olarak ilan etmişti. İsrailoğulları ise İbrahim’in dinine inanıyor, Firavunu ilah olarak kabul etmiyorlardı.

            Bu  durumdan  rahatsız  olan  dönemin  Firavunu  İsrailoğulları’nın  varlığını  kendine  bir  tehdit  olarak





                                                            20
   1   2   3   4   5   6   7