Page 26 - Hitabet ve Mesleki Uygulama 3. Ünite
P. 26

HİTABET VE MESLEKİ UYGULAMA



                      OKUMA METNİ


                  Hz. Peygamber’in (s.a.v.) İlk Cuma Hutbesi
                  Peygamber Efendimiz (s.a.v), Mekke’de müşriklerin zulüm ve baskıları karşısında, hicrete karar verdi ve
               Hz. Ebu Bekir ile birlikte Medine’ye doğru yola çıktı. Rahmet Elçisi bir cuma günü Medine yakınlarında Salim
               b. Avfoğulları’nın ikamet ettiği Ranuna vadisine ulaştı. Bugün “Cuma Mescidi” adıyla anılan mescidin bulun-
               duğu bu mübarek mekânda Hz. Peygamber (s.a.v.), ilk cuma namazını kıldırdı ve toplanan cemaate hitap etti.
               Allah’a hamd ve senadan sonra konuşmasını şöyle sürdürdü:
                  “Ey İnsanlar, (ahirete gitmeden) önceden, kendiniz için bir şeyler gönderin. Çok iyi biliyorsunuz ki Al-
               lah’a yemin olsun, sizden biriniz muhakkak (sonunda) düşüp (ölecek) ve hayvanlarını çobansız bırakacak.
               Muhakkak ki sonra Rabbi ona arada, bir tercüman ve onu kendisinden ayıran bir perde olmaksızın ‘Re-
               sul(üm) sana gelip tebliğde bulunmadı mı? Sana mal vermedim mi, ihsanda bulunmadım mı? Önceden
               kendin için ne hazırladın? buyuracak. O da sağına, soluna bakacak ve bir şey göremeyecek. Sonra da
               önüne bakacak orada da yalnız cehennemi görecek. Öyleyse herkes gücü nispetinde yüzünü (kendini)
               cehennem ateşinden korusun. Yarım hurma ile dahi olsa bunu yapsın. Bunu da bulamıyorsa, güzel bir
               sözle de olsa (kendisini cehennem ateşinden korusun). Zira muhakkak her iyiliğin karşılığı on katından yüz
               katına kadar verilir. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.”

                                                       İbn Hişâm, es-Sîretü'n-nebeviyyeti li-İbn İshak,  C 3, s. 30.

                      OKUMA METNİ

                  Hz. Ali’nin Bir Hutbesi
                  Kuşkusuz Allah sırları bilir, gönüllerden haberdardır. Her şeyi kuşatır. Her şeye galiptir. Her şeye kâdirdir.
               Ey insanlar! Kitabında korumasını istediği ve size verdiği haklar için Allah’tan sakının. Münezzeh olan Allah
               sizi boşuna yaratmadı, sizi başıboş bırakmadı, cehalet ve körlük içinde terk etmedi. Amellerinizi açıklayıp
               hükümlerini koydu. Peygamberinin dilinden hoşlandığı ve hoşlanmadığı amelleri, yasaklarını ve emirlerini
               bildirdi. Geri kalan günlerinizi iyi değerlendirin ve o günler için nefislerinizi sebat ettirin. O günlerin sayısı, sizi
               öğütten alıkoyan ve gafil bırakan pek çok gün içinde azdır. İkiyüzlülük yapmayın.
                  Allah’ın kulları! İnsanların nefsine en iyi nasihat edeni, onların Rabbine en itaatkar olanıdır. Onların nefsini
               en çok aldatanı Rabbine en asi olanıdır. Gıpta edilecek durumda olan kişi dini salim olandır. Mutlu olan kişi
               başkalarıyla öğüt alandır. Mutsuz olan ise arzusuyla aldatılandır. Bilmiş olun ki riyanın küçüğü şirktir. Heva
               ehliyle oturup kalkmak imanın unutulduğu yer ve şeytanın huzurunda olmaktır. Yalandan sakının; zira yalan
               imandan uzaktır. Doğru söyleyen kişi kurtuluşun ve keremin siperindedir. Yalancı ise aşağılık durumdadır.
               Birbirinize haset etmeyin, zira haset ateşin odunu yiyip bitirmesi gibi imanı yer. Birbirinize buğz etmeyin. Zira
               buğz her türlü hayır ve bereketi yok eder. Biliniz ki emel aklı gaflete düşürür, zikri unutturur. Allah’ın kulların-
               dan kendisine en sevgili olanı Allah’ın nefsine karşı yardım ettiği, hüznü giyen ve korkuyla örtünen kişidir.
               Hidayet kandili onun kalbini aydınlatır. Başına gelecek olan ölüm için ikramını hazırlar. Sağlam ve düz bir yol
               tutar. Şehvetlerin elbiselerini çıkarmıştır. Yolunu görmüş, gideceği yolu tutmuş, okyanusları aşmıştır. Kulpla-
               rın en sağlamına, iplerden de en dayanıklı olanına tutunmuştur. Konuştuğunda anlatır, sustuğunda güvende
               olur. Kendini samimiyetle Allah’a adamıştır. Hayr için ulaşamadığı bir hedef ve yararlı olması muhtemel yö-
               nelmediği bir yer bırakmaz. Dizginlerini Kur’an’ın eline vermiştir. Kur’an onun önderidir.
                                                                           Nehcü’l-belâğa, C I, s. 204-205.


                                                           84
   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31