Page 2 -
P. 2

1.TEMEL NoTA BİLgİLERİ


                  1.1. Nota çeşitleri

                  İslamiyet öncesi Türklerde nota yazımına dair tafsilatlı bilgiler olmamakla beraber, mü-
          zik tarihçileri özellikle Uygurlar Dönemi’nde müziğin çok geliştiğini belirtirler. Çünkü yerleşik
          hayata geçen ilk Türk devleti oldukları için Uygurlar günümüze sanatta ve diğer alanlarda bir-
          çok eser bırakmışlardır. Türklerin III. yüzyıldan itibaren Sâsâni İran’da geliştirilmiş bir sistem
          olan “Mani Nota Yazısı”nı kullandıkları söylenebilir. Talas Savaşı sonrası Türklerin İslamiyet’i
          kabul etmeye başlamasıyla beraber müzik anlayışı ve uygulaması daha geniş alanlara yansı-
          mıştır. Karşılıklı olarak yapılan bu etkileşimler sonucu Türkler, müşterek İslam medeniyetinin
          ebced notasını kullanmışlardır. Arap harflerinin özelliğinden yararlanarak ebced harfleri üze-
          rine tesis ettiği nota sistemi “ebced notası” olarak hâlâ anılmaktadır. En eski belge, Kindî’ye
          (ö. 874) aittir. Kindî Yunan nota sisteminden farklı olarak, her sekizlide aynı simgeleri kulla-
          nıyordu. Kindî’den kısa bir süre sonra, mûsikî üstüne bir risale yazmış olan Yahya İbn Ali İbn
          Yahya (856-950) Kindî’nin sistemini biraz daha geliştirdi. Bir başka nota yazısı Kindî ile aynı
          dönemlerde Kuzey Çin’de yaşayan Hıtay Türklerinin geliştirip kullandıkları, adına “Ayalgu” de-
          dikleri kendilerine has bir nota yazısıdır. Daha sonraları Fârâbî ve İbni Sînâ ses dizeleri üzerine
          yaptıkları denemeleri ve icatlarını yeni isimler, çeşitli şema, ebced, harf ve rakamlarla göster-
          mişlerdir.

                  XIII. yüzyılda sistemci okulun kurucusu Safiyyüddin Urmevî’nin (ö. 1294) sesleri gös-
          terirken kullandığı ebced sistemi, kendisinden önce kullanılmış bir sistem olmakla birlikte,
          kendisi tarafından geliştirilmiş ve bir sekizli on yedi sese ayrılarak bunların her biri de ayrı bir
          harfle gösterilmiştir. Safiyyuddîn’den sonra gelen Kutbuddîn Şirâzî (ö.1311), Muhammed bin
          Mahmud el-Âmilî (XIV. yy), el-Lâdikî (XV. yy) gibi sistemci okul mensuplarınca daha da geniş-
          letilir. Nota konusunda en önemli yeniliği getiren Şîrâzî’dir. Tespit edilebildiği kadarıyla o Ba-
          tı’dan üç asır önce notada bazı nüans ve gürlük terimlerini (dinamikleri) kullanmıştır. Yapılan
          çalışmalarda Dürretü’t-Tâc adlı bu ansiklopedik eserin mûsikî bölümünde yer alan iki sayfalık
          bir bestede, bu nüansları göstermiş, Urmevî’den devraldığı nota sistemini daha detaylı hâle
          getirmiştir. Meragalı Abdülkadir de, notaya katkı yapanlardan biridir.
                  XVII. yüzyıl, müzik yazısı tarihinde önemli bir aşama sayılabilir. Ali Ufki 1650 yılında
          yazdığı Mecmûa-yı Saz u Söz  adlı eserinde, sağdan sola doğru yazılan özel bir Batı müziği
          nota sistemiyle 550 civarında eseri yayımlamıştır. Peşrev, saz semâîsi, murabba beste, nakış,
          semai yanısıra türkü, varsağı ve dinsel nitelikte eserin güfte notasını içeren bu mecmua, Türk
          mûsikîsi  tarihi  açısından  önemli  bir  belgedir.
                  Türk mûsikî yazısı tarihinde III. Selim Dönemi’nin önemli bir yeri vardır. III. Selim’in em-
          riyle Abdulbaki Nasır Dede (ö.1821) ve Hamparsum Lemonciyan (ö.1839) birer müzik yazısı
          sistemi geliştirerek hükümdara sunmuşlardır. Abdülbaki Nası Dede ebced yazısını zamanına
          uyarlamış ve bazı besteleri Tahrîriyye adlı eserinde toplayarak yok olmasını önlemiştir. Ancak
          Nasır Dede’nin müzik yazısı beklenen rağbeti görmemiş, Hamparsum’un yazı sistemi, uygula-
          madaki kolaylığı sebebiyle geniş ölçüde benimsenmiş ve Batı notası yerleşinceye kadar (XIX.
          Yüzyıl) kullanılmış, bu yüzyıldan itibaren yaygınlaşarak Türk Müziği eserlerinin zamanımıza
          kadar intikalini sağlamıştır.

                  XVII. yüzyılın bir diğer önemli mûsikîşinası Dimitri Kantemir’dir (ö.1723). Geliştirdiği
          nota  sistemiyle  350  dolayında  peşrev  ve  saz  semaisinin  belgelenmesini  sağlamıştır.



 44                                                        45
   1   2   3   4   5   6   7