Page 17 - 10. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 2. Ünite
P. 17
Bilgi Kutusu
Mekkelilerin baskıları sonucu Habeşistan’a hicret ettiklerinde Cafer b. Ebi Talib’in
(r.a.) Necaşi’ye hitaben söylediği şu sözler, bir genç olarak onun bilgi ve öz güvenini
ortaya koymaktadır:
“Ey kral! Biz putlara tapan, ölü eti yiyen, her türlü fuhşiyatı yapan, akraba ilişkilerini
koparan, komşuya kötü davranan cahilî bir toplum idik. Bizden güçlü olan, zayıf olanı
ezerdi. İşte Allah bize içimizden nesebini, doğruluğunu, güvenilirliğini ve iffetini
bildiğimiz bir Resul gönderinceye kadar bu haldeydik. Oysa gönderilen bu Rasûl,
bizi, Allah’ı birlemeye, O’na kulluk etmeye, O’ndan gayrı babalarımızın taptığı
taş ve putları terk etmeye çağırdı. Bize doğru sözlülüğü, emaneti yerine getirmeyi,
akrabalarla ilişkileri devam ettirmeyi, iyi komşuluğu, haramlardan ve kan dökmekten
el çekmeyi emretti ve bizi fuhşiyattan, yalan sözle şahitlikten, yetim malı yemekten,
iffetli hanımlara iftira etmekten menetti. Bize yalnızca bir Allah’a kulluk etmemizi
ve O’na hiçbir şeyi şirk koşmamayı, namazı, zekatı ve orucu emretti.’ Daha başka
İslam’ın emirlerini saydıktan sonra devamla “Biz de onu derhal tasdik ettik, O’na
inandık ve Allah’tan getirdiğine uyduk. Yalnızca Allah’a kulluk ettik ve O’na hiçbir şeyi
ortak koşmadık. O’nun bize haram kıldığını haram, helal kıldığını da helal kıldık...”
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 3, s. 263.)
5. KUR’AN’DAN MESAJLAR: ÂL-İ İMRÂN SURESİ 159.AYET
“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın.
Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp gi-
derlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile.
İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin
mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah,
tevekkül edenleri sever.”
Kaba ve katı kalpli bir kimse, başka bazı erdemlere sahip olsa da muhataplarında nefret
uyandırır. İnsanlar böyle bir kimseyi dinlemek istemezler veya onun arkadaşlığına katlana-
mazlar. İslam gibi evrensel bir mesaj getiren, âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olan
41
42
ve yüce bir ahlak üzere bulunduğu bildirilen bir Peygamberin bu kötü vasıfları taşıması
düşünülemez. Şüphesiz bu ayet Hz. Peygamber’in büyüklüğünü, yüksek ahlakını ve yüre-
ğinin katı olmadığını, aksine şefkat ve merhametle dolu olduğunu gösterir. O, Uhud Sa-
vaşı’nda emrine muhalefet ederek İslam ordusunun geriye çekilmesine sebep olanlara ve
Müslümanları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getirmiş bulunanlara merhametle mua-
mele etmiştir. Eğer onlara karşı katı davransaydı ve onları sert bir şekilde cezalandırsaydı,
çevresindekiler dağılıp giderlerdi.
İslam’ın eğitim metotlarından biri de affetmektir. Yerine göre af, cezadan daha etkili olur.
Bu sebeple Allah (c.c.) Âl-i İmrân suresi’nin 152. ayetinde müminlerin Uhud Savaşı’ndaki
hatalarını affettiğini ilân etmiş, Hz. Peygamber’e de onları affetmesini, Allah (c.c.)
tarafından bağışlanmaları için dua etmesini emretmiştir. Hz. Peygamber’in sahabiye karşı
yumuşak ve merhametli davranması sahabi üzerinde büyük bir etki göstermiştir. Nitekim
Uhud Savaşı’ndaki hataları affedilen sahabiler bir daha böyle bir hata yapmamaya gayret
göstermiş ve girdiği bütün savaşlarda Hz. Peygamber’in ve kumandanlarının emirlerine
41 bk. Enbiyâ suresi, 107. ayet.
42 bk. Kalem suresi, 4. ayet.
54