Page 2 - Akaid 5. Ünite
P. 2
PEYGAMBERLERE VE KİTAPLARA İMAN 5. Ünite
1.Nübüvvet, Risalet ve Vahiy
Resul, sözlükte “elçi, gönderilen” anlamları-
na gelen bir isim olup çoğulu rusûldür. Terim ola- Y YORUMLAYALIM
rak Allah’ın (c.c) yeni bir kitap ve şeriatla insanla-
ra emir ve yasaklarını bildirmek üzere gönderdiği ِ ِ ِ ِ
َ َ َّ َ
ُ
َ
peygambere resul denir. Mürsel kavramı da resul ناك هنا ل۪يعمسا ِ باتكْلا ىف ركْذاو
ُ
َ
ٰ ْ
ْ
ِ
ِ
ile aynı anlamda kullanılır. Peygamberin yaptığı ايِبن ً لوسر ناكو دعوْلا َ قداص
َ
َ َ
bu göreve ise risalet olarak adlandırılır. ًّ ُ َ َ ْ َ َ
Nebi sözlükte “haberci” anlamına gelir. Dinî “(Resul’üm!) Kitap’ta İsmail’i de an.
literatürde ise nebi, Allah’ın (c.c) kendisine vah- Gerçekten o, sözüne sâdıktı, resul ve
yettiği hükümleri insanlara haber veren peygam- nebi idi. ”
ber demektir. Bunun da çoğulu enbiyâdır. Nebi- (Meryem suresi, 54. ayet)
nin yaptığı göreve nübüvvet denir. Yukarıdaki ayeti risalet ve nübüv-
vet kavramları açısından yorumla-
Toplumumuzda çok kullanılan peygamber yınız.
kelimesi ise “haber veren” anlamına gelmekte
olup dilimize Farsça’dan geçmiştir. Kur’an-ı Ke-
rim’de nebi veya resul kelimeleri kullanılır.
ِ
ِ
ِ
ِ
هتَلاسِر تغلب امف لعفت مَل ناو كِبر نم كيَلا َ لِزنُا ام غّلب ُ لوسرلا اهيَا اي
َ ْ َّ
َ
ْ
ْ
َ
ْ
َ ْ ْ َ
ُ َ
ّ َ ْ
َ
َ
َ
َ
َ ُّ َ
َ
َ َ
ْ
ُ َّ
ْ
“Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O’nun mesajını
iletmemiş olursun ...” 1
Bir kısım İslam âlimine göre Peygamberle-
re, Allah’tan (c.c) vahiy aldıkları için nebi; aldık- N NOT EDELİM
ları vahyi gönderildikleri topluma ulaştırdıkları
için de resul denir. Ancak resul olsun nebi olsun Kur’an’da bazen meleklerden peygam-
tüm peygamberlerin en önemli görevi, kendi- berlere ilahi mesajları taşıdıkları için re-
lerine indirilen ilahi vahyi insanlara ulaştırmak, sul olarak bahsedilir. Bu bakımdan resul
tebliğ etmektir. Buna göre Peygamberlik görevi kelimesi, “nebi” kelimesinden daha geniş
açısından nebi ve resul arasında bir fark yoktur. bir anlam ifade eder.
İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem ىرشبْلاِب م۪يـٖهربا انــُلــسر تءاج دقَلو
ِ
ْ
ile başlayan risalet ve nübüvvet faaliyeti pey- ٰ ُ َ ٰ ْ َ ُ ُ ْ َ َ ْ َ َ
gamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v) kadar ملس َ لاق املس اوُلاق
َ
َ
َ
َ
ٌ
ً
َ
َ
devam etmiş ve onunla son bulmuştur. Allah
2
(c.c) her topluma, değişik zaman ve mekân- ‘’Andolsun, elçilerimiz (melekler) İbra-
larda peygamberler göndermiştir. Kendilerine him’e müjde getirip ‘Selâm sana!’ dedi-
peygamber gelmemiş hiçbir topluluk ve üm- ler. O, ‘Size de selâm’ dedi...’’
met bulunmadığı Kur’an’da birçok yerde haber (Hûd suresi, 69. ayet.)
verilmektedir:
“Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle
hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.” 3
1. Mâide suresi, 67. ayet.
2. bk. Ahzap suresi, 40. ayet.
3. Yunus suresi, 47. ayet.
88