Page 2 - Tezhib 4. Ünite
P. 2

4. ÜNİTE





                 1. Karahisari ve “Müselsel Besmele” ile Besmelenin Kâğıt
                 Üzerine Uygulanması


                               16. Yüzyılın Hat Üstadı Ahmet Karahisari Kimdir?

                 875  (1470)  yılından  önce  Afyonkarahisar’da  doğan  Ahmet  Karahisari’nin  II.
              Bayezid Devri’nin ilk yıllarında ilim tahsili için İstanbul’a gittiği ve hayatının sonuna
              kadar İstanbul’da kaldığı bilinmektedir.


                 Fatih  Sultan  Mehmed  zamanında  bir  grup  sanatkârla  beraber  İstanbul’a
              giderek  yerleştiği  tahmin  edilen  Hattat  Esedullah-ı  Kirmâni’den  hat  meşk  etti.
              Şeyh  Hamdullah’tan  yazı  meşk  etmiş  olan  Halvetiyye  şeyhlerinden  Cemâleddin
              İshak Karamâni’ye intisap ederek tasavvufi eğitimini tamamladıktan sonra hilafet
              almıştır. İmzalarında daima hocası Esedullah-ı Kirmâni’yi belirtmiştir. Kanuni Sultan
              Süleyman  zamanından  günümüze  ulaşan  Muharrem,  Sefer  ve  Rebiülevvel  952
              (1545)  tarihli  saray  ehl-i  hiref  maaş  defterinden,  Karahisari’nin  katipler  bölüğü
              içinde altıncı sıradan 14 akçe yevmiye ile görev yaptığı ve saray ehl-i hiref cemaati
              içinde yer aldığı anlaşılmaktadır. Ancak saraydaki bu göreve ne zaman başladığı
              bilinmemektedir.


                 Osmanlının  en  parlak  zamanları  olan  Bayezid,  Yavuz  Selim  ve  Kanuni
              dönemlerinde Türkler, Arap harflerini kendi üslup ve karakterlerine göre yazmaya
              çalışmışlardır. Bütün hayatında Yakut yolunda yazan Karahisari o yoldan ayrılmamış,
              bilhassa o devirde “Müsenna” adı verilen celi yazıda ve değişik bir tarzda yazdığı
              Sülüs nevi yazıdan şaheser örnekler meydana getirmiştir. Karahisari’nin ekolünü
              Hasan Çelebi devam ettirmiştir. Altı çeşit yazıyı çok üstatça yazdığı için kendisine
              “Yakut-ı  Rûm”  denilmiştir.  Aklâm-ı  sitte,  özellikle  sülüs  ve  nesih  yazılar,  Şeyh
              Hamdullah mektebinde satır nizamı ve harf güzelliği bakımından Yakut üslubunu
              aşmış, Osmanlı zevkini ortaya koymuştur. Karahisari ise Müsta’sımî üslubunu yeni bir
              yorumla canlandırmıştır. Ayrıca celi ve müsenna yazılarda Fatih Devri hattatlarından
              Yahyâ  Sûfî  ve Ali  b.  Yahya  Sûfi’nin  yazılarını  örnek  alarak  harf  bünyesinde  ve
              kompozisyonlarda daha güzel bir ahenk oluşturarak kendi adıyla anılan üslubunu
              ortaya  koymuştur.  Karahisari,  altın  mürekkeple  yazdığı  harflerin  etrafını  siyah
              mürekkep; siyah mürekkeple yazdığı harfleri altın mürekkeple tahrirleyerek yazıya
              farklı bir estetik boyut kazandırmıştır.


                 Topkapı  Sarayı  Müzesi  Kütüphanesi’nde  bulunan  mushaf,  Karahisari’nin  en
              nadide  eserlerindendir.  61.5  +  42.5  cm  ebadında  aharlı  ve  vasseleli  300  varak
              olan Kur’an-ı Kerim, II. Mustafa tarafından Hırka-i Şerif odasına vakfedilmiştir. Her
              sayfasında ilk satırı muhakkak, beş satırı nesih, bir satırı sülüs, beş satırı nesih, son




                                                      108
   1   2   3   4   5   6   7