Page 26 - AİHL Temel Dini Bigiler 2. Ünite
P. 26
2. ÜNİTE
ARAŞTIRALIM Hz. Peygamber (s.a.v.), Allah (c.c.) yolunda cihad fa-
aliyetlerine katılamayacak durumda olanlar için; “Yaşlı-
nın, küçüğün ve kadının cihadı hac ve umredir.” buyu-
69
Peygamberimiz kaç defa umre rarak hac ve umre ibadetinin cihada denk sevaba vesile
yapmıştır? Araştırınız.
olacağını haber vermiştir.
Hac ve umre ibadeti arasındaki farkları şu şekilde
tespit edebiliriz:
● ● Hac yılın belirli zamanlarında yapılır. Umre,
arefe ve kurban bayramı günleri dışında yılın
herhangi bir gününde yapılır.
● ● Haccın hükmü farz, umre ise sünnettir.
SLAYT HAZIRLAYALIM ● ● Haccın farzları ihram, tavaf ve vakfedir. Umre-
nin farzları ihram ve tavaftır.
Hac ve umre ibadeti ile ilgili
mekânları tanıtan bir slayt ha- ● ● Umrede Mina’da bulunma ve şeytan taşlama
zırlayınız. görevleri yoktur.
● ● Umrede Arafat ve Müzdelife vakfesi bulunma-
maktadır.
● ● Temettü ve kıran haccında kurban kesilir. Um-
rede kurban kesmek yoktur.
● ● Hacda kudüm, ziyaret ve veda tavafı vardır.
Umrede sadece umre tavafı yapılır.
9. KULLUK VE SAMİMİYET BEYANI: KURBAN
Kurban, sözlükte “yakın olmak ve Allah’a (c.c.) ya-
kın olmak için takdim edilen şey” anlamına gelmekte-
dir. Dinî terim olarak kurban; ibadet niyeti ile naslarda
beyan edilen hayvanları, belirli günlerde usulüne uygun
bir şekilde kesmektir. İmam Ebû Hanife’ye göre kurban
kesmek vaciptir. Diğer müctehidlere göre ise sünnettir.
Akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış olan ve yolculuk
hâlinde olmayan Müslümanlar dinen zengin sayılacak
ölçüde (nisap miktarı) malî imkâna sahip olduklarında
kurban kesmekle yükümlü olurlar. Peygamber Efendi-
miz (s.a.v.) kesilen kurbanın etlerinin üçte bir oranının
Kurban ibadeti Allah’a (c.c.) bağlılığın bir
göstergesidir. evde tüketilmesini geri kalan kısmının tasadduk edilme-
sini tavsiye etmiştir.
70
İnsanlık tarihi boyunca şekil ve şartlarında farklılık-
lar olmakla birlikte hemen bütün dinlerde kurban kesme
uygulaması bulunmaktadır. Kur’an’da Hz. Âdem’in (a.s.)
69. Nesâî, Menâsiku’l-Hac, 2626.
70. bk. Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 2814.
64