Page 6 - Kur'an-ı Kerim 8. Sınıf 1. Bölüm
P. 6

NOT ALALIM



                Tebliğ; “Allah’ın kendilerine indirmiş olduğu vahiyleri insanlara eksiksiz olarak bildirmesi” anla-

             mında peygamberlerin sıfatlarından biridir.
                “Peygamberin üzerine düşen (görev) sadece tebliğ etmektir…”
                                                                                         (Maide suresi, 99. ayet.)

             Tebliğ, peygamberlerin görevi olmakla birlikte onlara iman eden müminler için de en öncelikli sünnet-
             tir. Yerine göre tebliğin farz olduğu durumlar da vardır. İslam dininin ilkelerinin tamamen unutulmaya
             yüz tuttuğu, haramların açıkça işlendiği, kötülüklerin toplumsal bir boyut kazandığı, din, can, mal, akıl
             ve namus emniyetinin kaybolduğu ortamlarda her mümin için tebliğ görevi farz olur.
                “Bu Kur’an, onunla uyarılsınlar ve tek bir İlah bulunduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar
             diye insanlara tebliğ edilmiştir.”
                                                                                       (İbrahîm suresi, 52. ayet.).





                  Bütün peygamberler kendi toplumları içinde güvenilir olarak tanınan insanlardır. Güvenilir olma-
           yan birinin peygamber olması söz konusu değildir. İşte peygamberlerin bu özellikleri emanet sıfatı ile de-
           ğerlendirilir. Peygamberler emanete sahip çıkan, her hususta güvenilir kimselerdir. Bu durum kendilerine
           peygamberlik görevi verilmeden önce de geçerlidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.), Muham-

           med’ül-Emin denilmesi de bunun bir göstergesidir. Ayrıca emanet sıfatı, peygamberlerin, Allah’ın (c.c.)
           emir ve yasaklarını değiştirmeden insanlara aktardıklarını da ifade eder.
                  Peygamberler Allah’tan (c.c.) aldıkları emirleri insanlara ulaştırmanın yollarını bilen akıllı ve zeki
           insanlardır. Bu özellikleri de fetanet olarak adlandırılır. Fetanet, kuvvetli bir hafıza, güçlü bir mantık ve  ikna
           kabiliyetine sahip olmayı ifade eder. Ancak sadece kuru bir akıl ve mantık değil, zekânın ötesinde bir idrake

           ve kalbe bağlı bir aklı anlatır.
                  Yine peygamberlerin bir başka özelliği, onların doğru, dürüst ve sözlerini yerine getiren insanlar
           olmasıdır. Bu özellikleri de sıdk olarak tanımlanır. Aynı zamanda peygamberlerin; ilahî hükümleri, emir ve

           yasakları insanlara tebliğde ve verdikleri her türlü haberde doğru sözlü ve sadık olmalarıdır. Peygamberle-
           rin söz ve fiillerinin aynı doğrultuda olmasıdır. Hz. Şuayb (a.s.), kendi halkına Allah’ın (c.c.) emirlerini
           anlatırken bu hususa şöyle vurgu yapar; “...Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size aykırı dav-
           ranmak istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam
           ancak Allah’ın yardımı iledir. Yalnız O’na dayandım ve yalnız O’na döneceğim.”
                                                                                             19
                  Peygamberler, anlattıkları güzel şeyleri yaşayan, yaşadıkları toplumun kötü tutum ve davranışla-
           rından kaçınan insanlardır. Bu onların en önemli özelliklerinden biri olan ismet sıfatının bir gereğidir. Pey-
           gamberler ismet sıfatları gereği her türlü günah işlemekten uzaktır. Onlar, Allah’tan (c.c.) aldıkları vahyi

           insanlara  tebliğ  ederken  unutmaktan  veya  hata  etmekten  uzaktır.

           19  Hud suresi, 88. ayet.

                                                           13
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10