Page 11 - 4. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 4. Ünite
P. 11
4. Ünite
BİLGİ KUTUSU
Hz. Peygamber’in doğumunu anlatmak için “Mevlit” kavramı kullanılır. Mevlit;
doğma, doğum zamanı, doğum yeri, doğum yıldönümü gibi anlamlara gelir. Geçmişte,
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğum günü olan Rebiülevvel ayının 12. gecesinde camiler
kandillerle donatıldığı için bu geceye “Mevlit Kandili” ismi verilmiştir. Müslümanlar
Mevlit gecesi Hz. Muhammed’e (s.a.v.) bol bol salavat duası okur, onu peygamber
olarak gönderdiği için Allah’a (c.c.) şükrederler. Toplumumuzda Mevlit kandilinde Hz.
Peygamber için yazılmış ve Mevlit adı verilen şiirler okumak da bir âdettir.
Hz. Peygamber dört yaşına kadar sütannesi Halime’nin yanında kaldı. Daha
sonra annesi Âmine’ye teslim edildi. Altı yaşındayken annesiyle beraber babasının
Medine’deki kabrini ziyaret etti. Bu vesileyle Medine’deki akrabalarını da tanıdı.
Orada yüzme öğrendi, arkadaşlar edindi, güzel günler geçirdi. Nihayet dönüş vakti
gelmişti. Annesi Mekke’ye dönüş yolunda hastalandı ve vefat etti. Dadısı Ümmü
Eymen, Hz. Muhammed’i (s.a.v.) alıp dedesi Abdülmuttalip’e teslim etti.
Annesinin vefatından sonra Hz. Muhammed’i (s.a.v.) dedesi Abdülmuttalip yanına
aldı. Dedesi nereye gitse onu da yanında götürürdü. Toplantılarda Hz. Peygamber’i
yanına alır, konuşulan konularda onun da fikrini sorardı. Kâbe çevresinde ve Mekke
sokaklarında birlikte dolaşırlardı. Dedesi onsuz sofraya oturmazdı. Kâbe’nin gölge-
sindeki özel minderine sadece torununun oturmasına izin verir ve “…Allah’a yemin
ederim ki, gelecekte bu çocuğun şanı çok büyük olacak.” derdi. 8
Hz. Muhammed (s.a.v.) sekiz yaşındayken dedesi Abdülmuttalip vefat etti. Hz.
Peygamber onu çok severdi, bu yüzden vefatına çok üzüldü. Anne ve babasından
sonra dedesini de kaybetmişti. Dedesinin vefatından sonra amcası Ebu Talip, yeğe-
ni Hz. Muhammed’i (s.a.v.) himayesine aldı. Ebu Talip Mekke’nin ileri gelenlerinden,
merhametli ve gönlü zengin bir insandı. Hz. Peygamberi kendi oğlu gibi severdi.
8 bk. Zehebî, Târîhu’l-İslâm ve vefeyâtü’l-meşâhir ve’l-a’lâm, s. 54.
87