Page 12 - İslam Tarihi 1. Ünite
P. 12
Hendek Gazvesi ise savunma taktiği açısından diğerlerinden ayrılır. 627 yılında gerçekleşen savaşta
müşrikler bir aya yakın Medine’yi kuşatma altında tutmuşlar ancak savunma hattını aşamadıkları için
hedeflerine ulaşamadan geri dönmek zorunda kalmışlardır. Hendek hem müşrik Mekkelilerin hem de
diğer düşman unsurların Müslümanlar üzerine son saldırısı olmuştur.
Müslümanların 628 yılında çıktıkları umre seferinin ardından Mekke müşrikleriyle Hudeybiye Barış
Antlaşması imzalanmıştır. Başka bir ifadeyle Müslümanlar Mekke’ye girmelerine izin vermeyen müş-
riklerle bir antlaşma imzalamak zorunda kalmıştır. Görünüşte daha çok Kureyşlilerin isteklerinin yerine
getirildiği antlaşma, başlangıçta sahabenin rahatsızlığına sebep olsa da sonuçları itibariyle Müslüman-
lar için daha büyük fetihlerin kapısını açmıştır. Zira müşriklerin İslam Devleti’ni resmen tanıdığını göste-
ren Hudeybiye Antlaşması, İslam’ın yayılışını son derece hızlandırmıştır. Ayrıca müşriklerin iki yıl sonra
antlaşma maddelerini ihlal etmesiyle Mekke’nin fethinin önü açılmış, Allah Resulü (s.a.v.) 630 yılında on
bin kişilik İslam ordusuyla ciddi bir mukavemetle karşılaşmadan bu kutsal beldeyi fethetmiştir.
Mekke’nin fethinden hemen sonra civardaki Arap
kabilelerinden Hevâzinlilerle Huneyn Savaşı yapıl-
mış, Müslümanların sayılarının çokluğundan dola-
HÂŞİYE yı gurura kapılmaları sebebiyle yaşanan bozguna
rağmen sonunda müşrik ordusu mağlup edilmiştir.
Hevâzinlilerin birliklerine dâhil olan Sakif kabilesinin
Hz. Peygamber’in Medine’de mücade- Taif’e çekilmesi üzerine Müslümanlar kuşattıkları bu
le etmesi gereken topluluklardan biri de şehrin surlarla çevrili olması sebebiyle fethe muvaf-
münafıklar olmuştur. Müslüman görün- fak olamamışlardır.
20
meleri sebebiyle onlara karşı çok hassas Müslümanlar bir taraftan müşriklerle mücadeleyi
bir siyaset yürüten Allah Resulü (s.a.v.) çoğu sürdürürken diğer taraftan Yahudilerle de uğraşmak
zaman ashabının onları cezalandırma ta- zorunda kalmışlardır. Medine’de yaşayan üç büyük
leplerini geri çevirmiştir. Bunun yanında Yahudi kabilesinden Kaynukaoğulları Bedir, Nadiro-
tedbiri elden bırakmamış, onlara önemli ğulları da Uhud Savaşı’ndan sonra Medine Sözleş-
vazifeler vermediği gibi örgütlenmelerine mesi’ni ihlal ettikleri için sırasıyla şehirden uzaklaştı-
de müsaade etmemiştir. rılmışlardır. Kureyzaoğulları ise Hendek Savaşı’ndaki
ihanetleri sebebiyle cezalandırılmıştır. Nihayet Hz.
(bk. Âdem Apak, Siyer-i Nebî, Peygamber başından beri müşriklere destek olan
C 1, s. 354-370.)
Hayber Yahudilerini etkisiz hâle getirmek için 628
yılında bir sefer düzenlemiş, muhkem kaleleri ele
geçirdikten sonra Hayber’i fethetmiştir. Savaşın ar-
dından toprakları işleyip mahsulün yarısını Müslü-
manlara vermeleri şartıyla Yahudilerin Hayber’de kalmalarına izin verilmiştir. Hayber’in ardından cizye
karşılığı topraklarında kalmak için Hz. Peygamber’e başvuran Fedek ve Teyma Yahudilerinin istekleri
kabul edilmiş, bu bölgeler savaş yapılmadan İslam hâkimiyetine geçmiştir. Buna karşılık Müslümanlara
kılıçla mukabelede bulunan Vâdilkurâ Yahudileri mağlup edilmiş, Hayber’de olduğu gibi onlar da elde
ettikleri mahsulün yarısını Müslümanlara vermek şartıyla yurtlarında bırakılmışlardır.
21
Müslümanların Hıristiyanlarla ilk ciddi karşılaşmaları Şam taraflarına İslam’a davet mektubunu gö-
türen elçinin Bizans’a bağlı Gassân Emîrliği topraklarından geçerken katledilmesi üzerine gerçekleşmiş-
tir. Allah Resulü (s.a.v.) elçisine yapılanları haber alınca Zeyd b. Hârise komutasında bir orduyu Gassânî-
ler üzerine göndermiştir. 629 yılında Mûte’de gerçekleşen ve yaklaşık yüz bin kişilik bir orduya karşı
üç bin Müslüman’ın yer aldığı savaşta Müslümanların üç komutanı da şehit olmuş ancak süratle ordunun
başına geçen Halid b. Velid başarılı bir taktikle İslam ordusunu geri çekip ağır bir yenilgiden kurtarmıştır.
Bundan bir yıl sonra Bizans’ın Hicaz’a saldırı hazırlığı yaptığını haber alan Hz. Peygamber, büyük zorluklar-
la bir ordu hazırlayıp Tebük’e doğru yola çıkmıştır. Uzun yolculuğun ardından vardığı bölgede herhangi bir
20 bk. Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 343-469.
21 bk. Belâzürî, Ensâb, C 1, s. 371-373, 415-417, 443-445.
26