Page 17 - Osmanlı Türkçesi 10. Sınıf 1. Ünite
P. 17

BİRİNCİ ÜNİTE                                                             27


            Okuma Metni


                          UKBÂDAN DÜNYAYA HABER
               Mezar taşlarına ömrünü vakfeden Fazıl İsmail Aya-
            noğlu tarihî mezar taşlarının önemini şu cümlelerle dile
            getirir:  “Ortada  mevcut  yüksek  sanat  abidelerimiz
            olmasaydı  bile  mezarlıklarımızda  bulunan  nihayetsiz
            eserler, bu milleti medeniyet göklerine çıkarmaya kâfi
            gelirdi.” Ayanoğlu hocaya hak vermemek elde değil,
            elhak doğrudur. Nitekim Rahmetli Süheyl Ünver, Nihad
            Sami Banarlı gibi büyüklerimizin de bu görüşü destekler
            mahiyette çok manidar tespitleri vardır.

               Gerçekten de tarihî mezar taşlarımız biyografi, hat
            sanatı, bezeme sanatı, taş oymacılığı, edebiyat tarihi,
            sosyoloji,  antropoloji  gibi  daha  birçok  alanda  bizle-
            re önemli kaynak sağlayan hiçbir yerde ulaşamaya-
            cağımız  belgelerdir.  İnsanımızın  duygularını  derinden
            etkileyen ve kaçınılmaz gerçek olan ölüm, mezar taşı
            kitabelerinde; ayet-i kerime, hadis-i şerif, vecize, ata-
            sözü, nesir, şiir, temenni ve dua olarak yankı bulmuş;
            milletimizin hissiyatına asırlardır bu kitabeler tercüman
            olmuştur.

               Bizim medeniyetimiz, dili olan bir medeniyettir. Bu dil
            esas  itibarıyla  vahiy  merkezlidir.  Beşikten  mezara  ka-
            dar hayatın bütün alanlarını ve hatta ahiret hayatını
            ihata eder. Her duruma, olgu ve olaya dair söyleye-
            ceği mutlaka bir şey vardır.

               Eski  mimarimize  göz  attığımızda  çeşme,  cami,
            medrese, türbe, tekke, şifahane, imarethane, kütüp-
            hane,  çarşı  ve  benzeri  yapıların  uygun  bir  yerinde,
            işleviyle ilgili kitabelere rastlarız. Mesela tarihî çeşme-
            leri incelediğimizde aşağıda zikredeceğimiz iki ayet-i
            kerimeden birini veya ikisini birlikte sıkça görürüz: “Ve
            cealnâ minel-mâi külle şeyin hayy. / Hayatı olan her
            şeyi sudan yarattık.” (Enbiya 30.) “Ve sekâhum rab-
            buhum şarâben tahûrâ. / Rableri onlara tertemiz bir
            içecek içirecektir.” (İnsan, 21.) İşte kütüphanelerimi-
            zin giriş kapısını süsleyen manidar bir yazı: “Fîhâ kutu-
            bun  kayyimeh.  /  O  sahifelerde  dosdoğru  hükümler
            vardır.” (Beyyine, 3.) Yine birçok camimizin ana giriş
            kapısında esenlik veren bir yazı daha: “Udhulûhâ bi
            selâmin âminîn. / Oraya güven içinde, esenlikle gi-
            rin!” (Hicr, 46.)
   12   13   14   15   16   17   18   19