Page 12 - İslam Tarihi 5. Ünite
P. 12
İslam dünyasının Moğol tehdidine maruz kaldığı bir dönemde halifelik makamında bulunan Müs-
tansır kendisine tabi olan Müslüman hükümdarlarla iyi ilişkiler kurmuş, birbirine düşen Mısır ve Suriye
Eyyûbî Memlüklerini barıştırmaya çalışmıştır. 30
Emeviler Dönemi’nde Müslüman olmaya başlayan Türkler, Abbasilerin kuruluş sürecindeki iktidar
mücadelesi esnasında uygulanan politika gereği askerî alanda varlıklarını yoğun bir şekilde hissettirmiş-
lerdi. Me’mun, Araplara ve İranlılara karşı orduda denge unsuru olarak gördüğü Türkleri, halifeliğinin
son yıllarında askerî birliklere almaya başlamış ve bunu bir devlet politikası hâline getirmişti. Mu’tasım
Türklerin desteğiyle hilafet makamına geçtiğinden devlet içindeki etkileri daha da artmış ve Türklerden
oluşan büyük bir ordu kurulmuştur. Türk komutanlar, ülke içinde çıkan isyanların bastırılmasında görev
almış ve Bizans üzerine Anadolu’ya yönelik seferlere katılmışlardır. 31
7. Moğol İstilası ve Abbasilerin Yıkılışı
Moğollar, Cengiz Han liderliğinde Kuzey Çin’i hâkimiyetleri altına aldıktan sonra 1218 yılından iti-
baren İslam dünyasını istila etmeye başlamışlardı. Harzemşahların varlığına son verip Mâverâünnehir
ve Horasan şehirlerini tahrip ederek halkını katlettikten sonra 1231’de batıya doğru ilerleyen Moğol
orduları, geçtikleri şehirlerde büyük yağma ve katliamlar yaptılar. Bunun üzerine Abbasi halifeleri hi-
lafet merkezi olan Bağdat’ın güvenliğinden endişe
ederek tedbir alma arayışına giriştiler. Bir yandan şe-
hirlerin savunma tedbirlerini artırırken diğer yandan
HÂŞİYE da birbiriyle çekişme hâlinde olan Müslüman emîr ve
hükümdarların aralarını bulma gayesiyle diplomatik
girişimlerde bulundular.
Dünyanın en büyük imparatorluklarından Moğollar 1236’da Musul yönünde ilerleyince Müs-
birini kuran Moğollar, Sibirya’nın güney bölge- tansır yaklaşan tehlike karşısında seferberlik ilan ede-
rek hazırladığı orduyu Moğollar üzerine gönderdi. An-
sinde Çin ve Doğu Türkistan’ın kuzeyinde bugün cak yolda Moğol ordusunun bölgeyi terk edip çekildiği
de Moğolistan olarak anılan bölgelerde göçe- öğrenilince İslam ordusu Bağdat’a geri döndü. 1237’de
be kabileler hâlinde yaşıyorlar, hayvancılık ve tekrar saldırıya geçen Moğollar Erbil’de büyük bir kat-
avcılıkla hayatlarını devam ettiriyorlardı. Çoğu liam yaptılar. Halife’nin gönderdiği ordunun yaklaştığı-
zaman otlak ve yiyecek darlığı sebebiyle kabi- nı duyunca geri çekildiler. Bu arada Müstansır, Bağdat
leler birbirleriyle kanlı savaşlara girişiyorlardı. surlarını tahkim ettirip savunma tertibatı almış, Müs-
Bütün bozkır boylarını hâkimiyeti altında top- lüman hükümdarlardan Moğol saldırılarına karşı hila-
layan Temüçin, 1206 yılında Cengiz Han ismiyle fet merkezinin korunması için askerî destek istemişti.
bütün bozkırın hanı ilan edilmiştir. Moğol İmparatoru Kubilay Han ise ordu komutanı Hü-
lagû’ya, İsmailîlerin ortadan kaldırılması ve Abbasile-
(Fatih Güzel, “Moğol İstilasında Halife Nâsır rin itaat altına alınması emrini vermişti. 32
li-Dinillâh’ın Rolü” , İTBAD, C 4, S 1, s. 149.) İmparatorun emri üzere batıya doğru ilerleyen Hü-
lagû, Abbasi Halifesi Müsta’sım’dan İsmailîlere karşı
mücadelesinde asker desteği talep etti. Ancak Halife,
bu talebin Bağdat savunmasını zayıflatmak için yapıl-
mış bir taktik olduğunu düşünerek askerî birlik yerine hediyeler gönderdi. Bunun üzerine Hülagû, Halife’yi
kınayan bir mektup göndererek Bağdat’ı çevreleyen surların yıkılmasını, hendeklerin doldurulmasını, gö-
rüşmelerde bulunmak için karargâhına gelinmesini istedi. Aksi takdirde mağlubiyete hazır olunması uya-
rısında bulundu. Müsta’sım, Hülagû’nun isteklerini dikkate almadığı gibi ona memleketine geri dönmesini
söyledi. Bunun üzerine harekete geçen Hülagû, 1258’de Bağdat’ı kuşattı. Halife, Moğolların şehri ele geçir-
melerinin yakın olduğunu fark edince barış yapmak üzere elçiler gönderse de bu kez Hülagû barış teklifini
kabul etmedi. Barış teşebbüslerinden olumlu sonuç alamayan Müsta’sım devlet erkânıyla birlikte teslim
olmak mecburiyetinde kaldı. Bağdat’a giren Moğollar, benzeri görülmemiş bir katliam ve yağma gerçek-
leştirdi. Hülagû, teslim olanların hepsini idam ettirdi. İslam dünyasının başşehri durumunda olan Bağdat
tahrip edildi. Camiler, medreseler, kütüphaneler yerle bir edildi; kitaplar yakıldı ve Bağdat âlimlerinin çoğu
katledildi. Beş asırdan beri hüküm sürmüş olan Abbasi Devleti Bağdat’ın düşmesiyle sona ermiş oldu. 33
30 İsmail Yiğit, “Müstansır-Billâh”, DİA, C 32, s. 118.
31 Hakkı Dursun Yıldız, “Abbâsîler”, DİA, C 1, s. 34-35.
32 Mustafa Hizmetli, “Moğol İstilası Karşısında Abbasi Halifelerinin İslam Birliği Siyaseti”, UKSAD, C 3, S 2, s. 355-358.
33 bk. Âdem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, C 4, s. 490-499.
96