Page 17 - 12. Sınıf Peygamberimizin Hayatı 1. Ünite
P. 17
28
Peygamberimize İtaat
OKUMA PARÇASI
RESÛLULLAH’A (s.a.v.) BİR ŞEY OLDU MU?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün Erkam’ın (r.a.) evinde ilk Müslümanlarla otu-
ruyordu. Başta, Hz. Ebu Bekir (r.a.) olmak üzere hepsi de İslam davasını müşriklere kar-
şı açıklamak ve savunmak için Peygamberimizden (s.a.v.) izin istediler. Peygamberimiz
(s.a.v.): “Ey Ebu Bekir! Biz henüz az kişiyiz, buna gücümüz yetmez!” dediyse de, Hz.
Ebu Bekir (r.a.) ve arkadaşlarını kıramadı. Hep birlikte Mescid-i Haram’ın bir tarafına
oturdular. O sırada müşrikler de orada toplu bir hâlde oturmuş bulunuyorlardı. Hz. Ebu
Bekir (r.a.) ayağa kalkıp Allah’a ve Resulüne inanmanın gerekliliğini anlatmaya başlayın-
ca müşrikler hep birden Hz. Ebu Bekir (r.a.) ve arkadaşlarına saldırmaya ve onlara zarar
vermeye başladılar. Hz. Ebu Bekir’i (r.a.) yere düşürüp fena hâlde dövdüler. Yüzü gözü
kanlar içinde kalan Hz. Ebu Bekir’i (r.a.) müşriklerin elinden akrabaları kurtardı. Sonra
da onu alıp evine götürdüler.
Evinde istirahat eden Hz. Ebu Bekir (r.a.), bir türlü kendine gelemiyordu. Babası ve
akrabaları onu konuşturmaya çalıştılarsa da başaramadılar. Aldığı ağır darbelerin et-
kisiyle ancak akşam saatlerinde kendine gelebildi. Kendine geldiğinde ilk sözü “Resû-
lullah (s.a.v.) ne yapıyor, ne hâldedir? Ona dil uzatıp hakaret etmişlerdi.” oldu. Annesi
Ümmü-l Hayr ona “Ne yersin, ne içersin?” diye sorsa da Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) ağzından
tek bir cümle dökülüyordu: “Resûlullah (s.a.v.) ne yapıyor, ne hâldedir?”
Annesi cevap verdi: “Vallahi, arkadaşın hakkında hiçbir bilgim yok.“ Hz. Ebu Be-
kir (r.a.) annesine “Hattab’ın kızı Ümmü Cemil’e (r.a.) git, Resûlullah’ı ondan sor.” dedi.
Annesi kalkıp Ümmü Cemil’in (r.a.) yanına gitti ve “Ebu Bekir (r.a.), senden Abdullah’ın
oğlu Muhammed’i (s.a.v.) soruyor?” dedi. Ümmü Cemil (r.a.): “Benim, ne Abdullah’ın
oğlu Muhammed (s.a.v.) ne de Ebu Bekir (r.a.) hakkında bilgim var! İstersen seninle bir-
likte geleyim?” diyerek cevap verdi. Ümmü-l Hayr “Olur.” deyince, kalktılar ve Hz. Ebu
Bekir’in (r.a.) yanına geldiler.
Ümmü Cemil (r.a.), Hz. Ebu Bekir’i (r.a.) perişan hâlde görünce, çok üzüldü ve
“Bunu sana reva gören bir kavim, zalimlerden başkası olamaz. Allah’tan dileğim, on-
lardan öcünü almasıdır!” dedi. Hz. Ebu Bekir (r.a.) Ümmü Cemil’e (r.a.) merak içinde
“Resûlullah (s.a.v.) ne yapıyor, ne hâldedir?” diye sordu. Ümmü Cemil (r.a.): “Burada
annen var, işitir.” deyince Hz. Ebu Bekir (r.a.) “Annemden sana hiçbir kötülük gelmez.”
diyerek cevap verdi. Ümmü Cemil’den (r.a.): “Resûlullah iyidir, selamettedir.” cevabını
alan Hz. Ebu Bekir (r.a.) ona: “Peki şimdi nerededir?” diye sordu. Ümmü Cemil (r.a.):
“Erkam’ın (r.a.) evindedir.” deyince Hz. Ebu Bekir (r.a.) şöyle dedi: “Allah’a (c.c.) andol-
sun ki, Resûlullah’a (s.a.v.) gitmedikçe ne bir yiyecek tadarım ne de bir içecek içerim!”.
Derken ortalık sakinleşti. Hz. Ebu Bekir (r.a.) annesi ve Ümmü Cemil’e (r.a.) dayana-
rak yavaş yavaş Resûlullah’ın (s.a.v.) yanına vardı, ona sarıldı ve hasret giderdi.
(M. Asım Köksal, İslam Tarihi, “Mekke Dönemi”, s. 159-161.)