Page 29 - Kur'an-ı Kerim 6. Sınıf 2. Bölüm
P. 29

6. Sınıf



                        19- Hayır, sakın ona boyun eğme! (Allah’a) secde et ve (O’na) yak-

                     laş!






            Alak suresinin 6. ayetiyle başlayan ikinci kısmı, Rasûlullah’ın (s.a.v.) namaz kılmaya başladığı,
          müşriklerin ileri gelenlerinden Ebû Cehil’in de onu korkutmak ve tehdit ederek engellemek istediği
          zaman indirilmiştir.

            Öyle anlaşılıyor ki peygamberlik görevinin başlamasıyla birlikte Rasûlullah (s.a.v.) Harem-i Şe-
          rif’te (Kabe) Allah’ın öğrettiği tarzda namaz kılmaya başlamıştı. Mekkeli müşrikler, bundan onun
          yeni bir din takip etmeye başladığını anlamışlardı. Mekkeliler Rasûlullah’ın (s.a.v.) bu yeni tarz

          ibadetini hayretle seyrederken müşriklerin ileri geleni ve İslâm’ın en büyük düşmanlarından olan
          cehaletin babası Ebû Cehil, Allah’ın elçisini korkutmaya çalıştı.
                                                                      76
            Abdullah b. Abbas (r.a.) şöyle bir olayı anlatır: “Ebû Cehil dedi ki:

            ‘Eğer Muhammed’in Kâbe’nin civarında namaz kıldığını görürsem ensesini ayaklarımın altına
          alacağım.’ Bu haber Rasûlullah’a (s.a.v.) ulaştığında o şöyle buyurdu: ‘Şayet böyle yapacak olur-

          sa melekler onu tutup yakalarlar.’” 77
            Abdullah b. Abbas (r.a.) bize surenin bu bölümü ile ilgili şu bilgileri aktarıyor:

            “Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) namaz kılmaktayken Ebû Cehil, onun yanına geldi ve dedi ki:

            “Ben sana bunu yasaklamadım mı?”

            Rasûlullah (s.a.v.) oradan ayrılırken Ebû Cehil’e çıkışarak bir şeyler söyledi. Bunun üzerine
          Ebû Cehil:

            “(Sen kime güveniyorsun?) Yemin olsun ki burada en fazla yardımcısı olanlardanım.” dedi.
          Bunun  üzerine:

            “Haydi taraftarlarını çağırsın, biz de zebânileri çağıracağız.” ayetleri inmiştir.  78

            6–8. ayetlere baktığımızda, burada Ebu Cehil gibi doğruluktan uzaklaşmış nankör insanların
          kınandığını görüyoruz. İnsan maalesef çoğu kez sahip olduğu nimetlerin kıymetini bilmeyip azıt-
          makta, bu hayatın sonunda dönüşün yine Allah’a olacağını unutabilmektedir.

            İşte  insanı  bir  embriyodan  yaratıp  aşamadan  aşamaya  geçirerek  geliştiren,  mükemmel  bir
          şekle koyan, ona ilim ihsân ederek, bilmediklerini ve kalemle yazmayı ilham eden Allah’a karşı in-
          sanın kulluk etmesi beklenirken, onun nankörlük ederek azgınlaşması asla (doğru olmaz) yakışık
          almaz. Varlığını Allah’a (c.c.) borçlu olan insanın, ona karşı böbürlenmesi, kendini zengin ve kendi

          76 Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’an (Çev. Heyet), İnsan Yayınları, İstanbul, 1986, VII, 177.
          77 Buhârî, Tefsîru’l-Kur’an (Alak), 96, 4; Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’an (Alak) 96, 1.
          78 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’an (Alak), 96, 2.
                                                      44
   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34